Ayvacık sahillerinde yıllardır aynı manzara var. Kaçak yapılar hep konuşulur. Yıkımlar yapılır. Ama hep aynı kural işler: Garibanın konteyneri yıkılır, kürklü dayının villasına dokunulmaz.
Kepçe gelir, önce kulübeye girer. Ahşap barakayı parçalar. Tenekeden yapılmış müştemilatı yerle bir eder. Ama aynı anda birkaç metre ötede, taş gibi kale görünümlü villalar dimdik ayaktadır. Çünkü onlar “dokunulmaz..”
Kürklü dayılar da kim diyeceksin..
Anlatayım..
Ayvacık sahillerinden bir görüntü. Yıl 2005. Yani 20 yıl öncesine ait. Sahil temiz ve henüz kuşatılmamış.
Bu görsel de 2011 yılına ait. Kısmen çok fazla değişiklik yok. Sahil temiz ve bomboş görünüyor.
Bu görsel 2025 yılına ait, güncel yani. Sahil şeride neler olmuş görüyorsunuz değil mi. Hani buralara çivi çakılamazdı.
Kürklü dayılar memleketin ensesi kalınlarıdır. Göbekleriyle dolaşırlar. Masaya oturduklarında önce kemerleri zorlayan karınları dikkat çeker. Ama onlara kimse dokunamaz.
Aralarında siyasiler vardır. Yüksek dereceli bürokratlar vardır. Büyük iş insanları vardır. Her biri sahile ve tepelere kondurduğu kartal yuvası gibi villasında keyif ishali olur..
Ve yanlarında hep aynı tip kadınlar…
Ya pelte gibidir ya taş gibi..ikisinin arası neredeyse hiç yoktur.
Şişirilmiş dudakları, gergin kaşları, çıkık elmacık kemikleriyle birbirinin kopyasıdır hepsi. Baktığınızda tanımazsınız ama anlarsınız. Çünkü hepsi birbirine benzer.
Kürklü dayı buzlu mojitosunu yudumlarken, karısı güneşlenir. Dayı birasını içerken, karısı sosyal medyada poz verir. Ve hepsi aynı havayla konuşur:
“Canım geçen hafta Paristeydik ama insanın memleketi gbisi yok..”
Külliyen yalandır..
20 yıldır değişmeyen manzara..
Biraz geriye gidin, yirmi yıl öncesine…
O villalar o zaman yoktu..
Yine aynı bölgeden 2005 yılına ait bir görüntü. Tek tük yapılaşma başlamış ama henüz talan yok.
Buyurun bu da aynı yerden 2025 yılına ait Neymiş, kaçaklar yıkılıyormuş. İnanalım mı. Ha bunlar kaçaktı yasal hale mi geldi bilmiyoruz. Çivi çakılamaz denilen yerler maşallah kale duvarlarıyla örülmüş.
Göbekli ve kürklü dayılara yasak, kaçak işlemediği için ibtedikleri zaman geldiler ve taştan duvarlarını ördüler, denize sıfır yaşam kapattılar..
Bugün hala aynı yerlerdeler.
Ne bir yıkım gördüler, ne bir mühür. Garibanın kulübesi kepçeyle tarumar edilirken dayılar havuzda tepsi içinde rakı yüzdürdü..
Fantazi yaptı anlayacaınız..
Adaletin terazisi eğilmiş
Burada mesele yalnızca kaçak yapı değil. Mesele adaletin kim için işlediği. Eğer kural sadece güçsüz için varsa, adalet yoktur.
Kürklü dayının taş villası dimdik dururken, garibanın üç metrekarelik konteyneri yerle bir ediliyorsa; orada devletin eli eşit değil, eğridir.
Çifte standardın en açık hali
Ayvacık’ta köylülerin dilinde hep aynı soru var:
“Benim kulübem yıkılıyor da, o milyon dolarlık villa nasıl hala orada duruyor?”
Cevap var mı..
Elbette var..cevapsız soru mu olur.
Çözülemeyen 167 problem değil ya bu..
Ya göz yumuluyor, ya dayılar bi yolunu bulup kaçağını yasal hale getirmiştir..
Görmezden geliniyorsa ki; bu mümkün, kürklü dayıların gölgesi kanunun üstünde tutuluyor demektir..
Kabak gibi ortada
Sahilde dolaşın. Denize uzanan devasa taş evleri göreceksiniz. Yanında yıkıntıya dönmüş bir kulübe de… İşte tablo budur. Kabak gibi ortadadır.
Kürklü dayılar göbeklerini kaşıyarak şaraplarını yudumlarken, gariban vatandaş çaresizlik içinde bakar. “Benim evim neden gitti de, onunki hala duruyor?” diye sorar. Ama cevabı yoktur. Çünkü cevabın adı çifte standarttır.
Yine Ayvacık sahilleri ama başka bir yer. 2005 yılından geliyor. Sahilde zeytinlikler alabildiğine rüzgarın serpiştirdiği iyot kokusu ile aroma biriktiriyor.
2025 yılı; sahil doluyor. Daha da dolacak hiç merak etmeyin. Göreceksiniz, bir 20 yıl sonra daha fena olacak. Zeytini İspanya'dan, İtalya'dan ithal edersek şaşırmayın.
Bugün Ayvacık sahillerindeki her villa, aslında bir çarpık düzenin sembolüdür. Her yıkılan konteyner, devletin kuralı yalnızca garibana uyguladığının göstergesidir.
Kürklü dayı göbeğini sallayarak karısına poz verdirirken, gariban haksızlığın gölgesinde yaşar.
Unutmayalım; kural herkese eşit uygulanmadıkça, bu sahillerde ne adalet olur ne de huzur. Kürklü dayıların villaları yerinde durdukça da garibanın içi yanmaya devam eder..
Meraklısına:
Buİl Özel İdaresi yıkıyoruz, gözünün yaşına bile bakmıyoruz diye paylaşım yapıyor ama siz vatandaşın içindeki adaletsizliği yıkamadıktan sonra 3-5 villayı yerle bir etmişsiniz kimin umurunda.
Mülkü yıkılan bir okuyucunun isyanını paylaşayım. Bu yazının başlığını da aslında koyan bu okuyucu.
Bakın ne diyor; bütünüyle kendi cümlelerini veriyorum..
"Sayın İl Tarım Müdürlüğü kaçak yapıları tarımı bozmaktan dolayı yıkıyor. Yıkım işlemini yaparken kaç tane zeytin ağacına zarar veriyor bununda yayınının yapılması gerekiyor. Ayrıca yıkılan yerler sadece vatandaşın kendi malına yaptığı tahta ahşap veya konteyner, kürkü sağlam olanların villalarına, taş evlerine otellerine dokunamıyorlar. Neden acaba. Yıkılan evlerden biride benim. Bilerek yaptık etrafta 10 yıldır ahşap toprağa değmeyen yüzlerce ev vardı emsal teşki etti ve yaptım. Ama gelin görün ben 2023 yazında yaptım 2025 yazında yıkım geldi ama 10 yıl önce yapılan taş villalar duruyor. Benim evim Arıklı altında. Gidin o mevkiye hemen sağımda iki tane yan yana taş evler benden önce yapılmış, hemen caddenin üzerinde 3 metre yükseklikte duvarlar tarımı koruyor. Sizden ricam bunlarıda yazın ve araştırın kaçak yapı yıkıldı haberi basit ve kolay. Yıkılamayan kürklü dayıların evleri 10 yıldır neden yıkılamıyor. Lütfen sade vatandaşın hakkını arayın.
Saygılarımla"
Yorumlar
Kalan Karakter: