Epeydir alışveriş yapmadığım bir mahalle bakkalına girdim geçtiğimiz gün. Su alacağım, dedim ya epeydir girmiyorum içeriye, yolum düşerse, bir şey lazım olursa… İçerisi değişmiş, raflar makarna ve bisküvi dolu. Değişikliğe şaşırdığımı gören başı örtülü bayan bakkal; “biz umreye gittik de, artık içki satmıyoz” dedi. Halbuki sormamıştım hiçbir şey ama bu söz ağrıma gitmişti. Neden mi? İki yüzlülükten dolayı. Sormadan edemedim; “umreye içki satışlarından kazandığınız paralar ile gitmediniz mi? Hem siz içki satarken başınız açık değil miydi? Bu işte bir tuhaflık yok mu sizce?”
Parlayıverdi kadın birden; bana neymiş onun başından, içki satarak umreye gittiyse bundan kime neymiş, içenlerin günahı yokta satanlar mı günahkarmış. Aman da aman, dinle de gör dünya riyakarlığını. Bir ara lafa girdim; “içki satıp satmamanızdan bana ne, hem ben bir şey sormadım ki bana niye umre falan dediniz hiç anlayamadım ama dediyseniz bunu içerisinde bulunduğunuz çelişkiyi de ortaya koymalıyım” dedim ve kadın daha yüksek sesle açtı ağzını yumdu gözünü. Bir yudum su içecektim zehir oldu, suyu da bırakarak çıktım dışarıya.
İnsanların yaşam tarzları, fikirleri, hal ve davranışları zaman içerisinde değişebilir. İçki içen bir kişi aşırı dindar olarak içkiden uzaklaşabilir, aşırı dinci dediğimiz bir kişide zaman içerisinde tam tersi yönde evrilebilir. Bunu hepimiz hayatın akışı içerisinde yaşadık gördüğümüz kişilerle. Belki bizler de bu veya bu gibi değişimlerle hayatımızın akışına yön verdik. Sorun değil ki bu. Ancak, bunu sürekli ortaya koymak, doğruyu bulduğunuza inanarak bulduğunuz kendinizce doğru olanı mutlak doğru kabul edip karşınızdakine kibir yaptığınız anda iş başka boyut kazanıyor. Bana ne satılan üründen, aradığım varsa alır çıkarım, yoksa yoktur, başka bakkal da çoktur.
Sorunumuz bu toplum olarak genel manada. Empati yapmıyoruz, karşımızdakinin fikrine önem vermiyoruz, kendimizi mutlak doğru kabul ederek bize uymayan fikir ve düşünceyi aşağılıyoruz. Uzaklaşmamız gereken tavır ve davranış bu aslında. Toplumsal hoşgörü için toplumsal ahlakın iyi ve yerinde oturması şart. Birbirimizi kırmadan yaşamayı öğrenmeliyiz diyorum ama görüyorum ki bizler daha aile içerisinde birbirimiz kırmamayı başaramıyoruz. Her türlü hakaret, bazen şiddet aile içerisinde görülebiliyor. Aşamıyoruz ön yargılı fikirlerimizi, herkesin bizimle aynı düşüncede olmasını bekliyoruz ve bu olmadığında şiddete varan davranışlara giriyoruz.
Toplum aslında ayrışmaya ve değişik fikirlere saygı göstermeyen davranışlar sergilemeye siyaset ile mecburen itiliyor. Hiçbir siyasi görüş, diğerini haklı bulmuyor, hiçbir siyasetçi diğerinin fikirlerine saygı duymuyor. Anlama yaşına erişen çocuk bile ekranlarda bir türlü anlaşamayan, uzlaşamayan kocaman kocaman adamların çirkin atışmalarını izleyerek büyüyor. Ufacık yaşta anlayışsızlığa itilen o dimağ nasıl empati yapabilen bir düşünce tarzına evrilecek ki? Bu zorluk bazen kırılabiliyor ama ne yazık ki çok ender gerçekleşiyor bu durum. Dolayısı ile yukarıda anlattığım olaylar hepimizin başına gelebiliyor gün içerisinde.
Bakkal
Epeydir alışveriş yapmadığım bir mahalle bakkalına girdim geçtiğimiz gün
Yayınlanma :
19.03.2019 12:34
Güncelleme
: 19.03.2019 12:34
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: