Benim işim fısıltıları toplamak, kulak kesilmek.
Altın günlerinde kulağıma geleni de, kahve köşelerinde konuşulanı da.
Yarısı doğru, yarısı yalan.
Ama siz de biliyorsunuz; dedikodu biraz böyle bir şey.
Biraz meraklıyım, biraz da dilim pek durmaz.
Entrikayı da severim, kaprisli hikayeleri de.
Haftada bir yazarım, bazen iki.
Yerine göre üç, hatta beş bile olabilir.
Dedikodu dediğin birikti mi kokar.
Ha bak bana çok güvenmeyin.
Yazdıklarımın yarısı yalan dolan çıkabilir ama yine de aklınıza bir kurt düşer.
“Acaba?” dedirtmek, işte benim işim.
Bazen komşunun oğlundan, bazen kızından; kimi zaman da dikkat et senden söz açarım..
Bazen en şatafatlı düğünden bazen kıskançlık krizine girenlerden.
Okurken kimi zaman gülümser, kimi zaman şaşırırsınız.
Yalan yok, ben lafı eğip bükmeyi severim.
Siyasetten, bürokrasiden, iş toplantılarından bıkmadınız mı?
Ben buraya kafa dağıtmaya geliyorum.
Siz sıkıldıkça ben yazacağım.
Ama beni ihmal ederseniz bak işte orada bozuşuruz.
Oklarımı size saplarım, artık nerenize denk gelirse.
Bana yazın.
Birlikte tazelenelim.
Korkmayın, adınızı vermem.
Sağda solda ağzımı da açmam.
Ama siz yine de bana güvenmeyin.
Çünkü belli mi olur, bakmışsınız hoop ağzımda bakla ıslanmamış.
Siz kahvenizi alın.
Ben de laflarımı.
Bakalım bu macera nereye kadar gider.
Katlanırsanız sizi hoş tutarım.
Katlanmazsanız, ne yapayım, kendi kaybınız olur.
1980’lerde Çanakkale’de tanınan bir iş insanı, vefatından önce tüm ticari sırlarını, ortaklıklarını ve aileye ait gizli bilgileri bir deftere yazdığı iddia ediliyor. İşte bu defterin hikayesini yazdım.
Bir tutam iğne.
Bir tutam merak.
Bir tutam Cumartesi buruda buluşalım, bakalım neler olacak.
zayopia@gmail.com
Yorumlar
Kalan Karakter: