İstiklal Marşı

Genç Arda çıktı bir anda ortaya ve başladı saymaya parmaklarını da kullanarak İstiklal Marşı’nın içerisinde geçen dört kelimeyi. O saydı, bizler utandık. Kaçımız biliyorduk kıtayı ezbere? Arda biliyordu ve defalarca söyledi, söyledi… Sonunda doğru cevabı ve ülkemizde ilk kez bu yarışmada son sahneyi hepimize gösterdi. Gurur duyduk Arda ile kıskandık o İstiklal Marşı’nı okurken, gururlandık, gelecek için umutlandık. Böyle gençlerimiz de var dedik.
Bu gün baktık ki Arda’nın kazandığı 1 milyon liranın iki yüz bin lirasını devlet vergi olarak alacakmış. Sosyal medyada dolaşan bir liste var. Vergi borcu silinen iş dünyasının listesi. Sorsanız, hiçbirisi İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtasını usulünce okuyamaz ama devlet vergi alacağından vazgeçti oysa Arda, cebinde programa giderken 20 lira olmayan Arda 200 bin lira ödeyecek peşin peşin. Ne hoş değil mi?
Bu ülkede çok garip işler oluyor, Arda’lar değer bulmazken milletin anasını halledenlerin vergi borçları sıfırlanıyor. Oysa ki o gece nasıl da gururlandık Arda ile. Aslında buna çok ihtiyacımız vardı. Hani hatırlar mısınız, bir video vardı, kocaman adamlar İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtasını biler okuyamamışlardı. Akil insanlar İstiklal Marşımızda ayağa kalkmamışlardı, HDP kongrelerinde, DTP toplantılarında açılışta okunması gereken İstiklal Marşımız çalınmamıştı.
Millet olduğumuzu hatırladık bir kez daha Arda ile. Tüylerimiz kabardı, içimizde ki coşkuyu bir kez daha hissettik. Hem de savaş kapımızı çalmışken, tam da bu günlerde yaşadık bu güzel duyguyu.
Evet, bu kez ABD bizi bir kez daha müttefik olması gereken bir noktada yalnız bıraktı. Suriye’nin kuzeyinde oluşan terör örgütleri ile mücadelemizde bizi yalnız bıraktı. Savaş kapımızda artık ama ne yazık ki karşımızda savaşacağımız bir devlet yok. Çapulcular ABD ve RUSYA tarafından elleri silahlandırılarak karşımıza adam olmuş gibi dikiliverdiler. Şimdi o çapulcular ile mücadele etmek zorundayız, hem de o çapulcuların ellerinde modern silahlarla da mücadele etmeliyiz.
Bölge silah sanayi için hazır hale gelmiş durumda. Biz de mecburen yapacağımız harekat ile bölgede tam bir silah pazarı yaratmış olacağız. Yani yine oyun kuran ülkeler ekonomik olarak galip ayrılacaklar bölgede ki savaştan. Hem de bu coğrafya da olmayan ülkeler çünkü bu oyunu onlar kurdular ve sahneye koydular.
Döviz de bu gelişmeler ile aldı başını gidiyor. Ekonomik olarak batakta olan piyasalarımız bir kez daha güç kaybı yaşıyor. Bu güçsüzlüğü bize baskı olarak yaşatan ABD ile artık aynı çuvalda yer alamayacağımızı anlamalıyız. Bizim hiçbir zaman dostumuz olmayan ABD’den bir an önce kurtulmalı ve ekonomik olarak güçlenmek adına ülke kaynakları kullanılarak üretime yönelmeliyiz. Tamamen milli üretim ile gerçekleştireceğimiz bir kalkınma hamlesinin tam zamanıdır. Bu sayede ekonomik özgürlüğümüz kazanarak geleceğe yelken açabiliriz.