Sonbahar geldi. Ne zaman kapımı çalsa, içimde hep aynı telaşsız, hafif buruk melodi başlar. Bu, sadece havanın soğuması, gökyüzünün griye çalması demek değildir benim için. Bu, yüreğimin derin bir nefes alıp, "gitme" isteğiyle dolmasıdır.
Güneşli, oysa sımsıcak bir Girne sabahında cam kenarına oturduğumda, dışarıdaki manzaraya dalıp gidiyorum. Ağaçlar üzerlerindeki yeşili birer birer bırakıyor. Kırmızı, kahverengi ve sarının en çarpıcı tonları, toprağa sessiz bir vedayla iniyor. İşte o an, o düşen her bir sararmış yaprak sanki içimden bir parçayı da beraberinde götürüyor.
Nereye gidiyorsunuz, gitmeyin diyesim var da diyemiyorum nedense.
Bu mevsim, bir ayrılık mektubu gibi. Yazın coşkusunu, o bitmek bilmez enerjiyi geride bırakıp, daha sade, daha düşünceli bir hale bürünüyoruz. Herkesin bir yerlere yetiştiği, kalabalık caddelerde yürürken, nedense ilk kez bu kadar çok yalnızlık hissediyorum. Sanki tüm o koşturmaca, sadece bu derin yalnızlığı maskelemek içinmiş.
Akşam çöktüğünde ise bambaşka bir dünya başlıyor. Şehrin karmaşası, yerini sokak lambalarının altında titreyen hüzünlü bir parıltıya bırakıyor. O ışık hüzmeleri, ıslak asfalta vurdukça, kendimi bir film sahnesinin içinde hissediyorum. Bir anlığına, tüm sorumlulukları, "yapılması gerekenler" listesini unutup, sadece sırt çantamı alıp o ışıklara doğru, bilinmez bir yöne yürüyüp kaybolmak istiyorum. Bir trene atlamak, uzak bir sahil kasabasında denizin kokusunu içime çekmek.
O an, "al, başını git" diyen o ses, kulaklarımda bir fısıltıdan çok bir haykırışa dönüşüyor.
Oysa, biliyorum. Gitmek, sadece bir yer değiştirmekten ibaret değil. Asıl gitme, kendi içindeki karmaşadan uzaklaşmak. Bu sonbahar, o gitme isteğini, o melankoliyi içimde biriktirip, onu bir enerjiye dönüştüreceğim. Belki gitmeyeceğim ama düşlerimde her gün o trene bineceğim.
Kendime kızıyorum bazen. Sanki her mevsim yaşananlar ilkmiş gibi beni heyecanlandırmasına küsüyorum. Bırak sarı yapraklar düşsün. Bırak, şehir ışıklarında biraz kaybolsun. Çünkü bu hüzün, aslında yeniden başlamanın en güzel habercisi. Kış gelmeden önce, kendine dönmek için en güzel mevsimdir sonbahar.
Yeni bir başlangıç için, kim bilir, belki de bir fincan kahve ve bu hüzünlü melodi yeterlidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: