Uzun zamandır şehirden köye göç eden insanların neler yaşadıklarını anlattıkları videolarını izliyorum. Bu tarz videoları mutlaka aranızda izleyenler vardır. Şehrin gürültüsü, yozlaşması, bina sayılarının artması ve kalabalıklaşmayla bunalan insanlar, arabalarının kontaklarını kapatarak, kendilerine yeni yaşam alanı bulan insanların göç olayı diyebiliriz. Gün geçtikçe şehirden köylere göç artacak. Mandıra filozofu hesabı yaşayan (ki öyle yaşamak isteyen çok insan var) insanları çok fazla göreceğiz diye düşünüyorum. Daha az kazanç olacak belki ama daha çok mutlu olacağımızı düşününce, hayalimizdeki minimal hayatın büyüsüne kapılıp, sade bir yaşamı sürdürebileceğimiz şartları oluşturmaya çalışmak iyi gelecektir. Tabi öte yandan olumlu olduğu kadar olumsuz tarafı da var.
Şehirde her şeyinin elinin altında olmasına alışmış olan insan attan inip eşeğe binmiş gibi olabilir. Komşuluk, ilk zamanlar tatlı gelen şeylerin artık sıkıcı gelmesi, şehirde alışılan rahatlığın köyde bulunamayışı (zaten bunu öngörmek lazımdı), şehirde kazanılan paranın köyde elde edilemeyişi... Genel olarak bahsedilen sorunlar arasında yer alıyor. Emekli olmadan köyde yaşamak istiyorsan mutlaka cebinde fazlaca paran olacak ya da emekli olacaksın emekli maaşın cepte olacak, tabi bu en düşük emekli maaşı değil. Çocuk olmayacak, arazi senin olacak. Köyde yapılacak işlerden elde edilecek gelir, gün geçtikçe azalmakta. Ülkenin yaşadığı ekonomik durumdan ve borçlanmaya yönelik olan politikalardan dolayı diğer sektörler gibi köylüde kötü etkilenmektedir.
Şehirlerde ki kaos, ekonomik yılgınlık, hiçbir zaman bitmeyecekmiş gibi gelen koşuşturma, gürültü, yaşanılan kirlilik, iliklere işleyen malum konjonktürden kaçmak isteyenler için alternatif olan karavan ve çadır yaşamı da payını aldı. Haberlerden vergilendirmeye tabi olduklarını öğrendik. Pandeminin yarattığı büyük tedirginlik, olası deprem riski, emeklilikte hayal edilen, kırsala ve doğaya göçün erken döneme alınmasına neden oldu. Böylece insanoğlunun anı yaşama isteği daha yaygın bir biçimde ortaya çıkmaya başladı.
Evet her şeye rağmen yeniden üretmemiz gerek, doğayla tanışmamız gerek, hangi otun bizi zehirleyecek, hangisinin şifalı olduğunu öğrenmemiz gerek, ekip biçmemiz, tırnaklarımızın arasına toprağın dolması gerek. Şehirde yaşamayı ne kadar beceriyoruz? Yeterince kapitalist miyiz?
Elli yıl önce köylü kente göçerken, şehire ne kadar uyum sağlayabildi? Şimdi de kentli göçerken köylü rahatsız oluyor.
Tabi köy sayısı da azaldı, çoğu mahalle oldu ve büyükşehirlere bağlandı. Araziler, köy evleri, tarlalar, fidanlıklar satıldı, şimdi köye gitsen ne değişecek? Eskiden insanların köyde yaşayan akrabası ekmek, süt, soğan yollardı, bu krizleri aşmanın en güzel yollarından biriydi. Ama artık oda kalmadı. Köylü üretemiyor, köyde insan yok, ekilecek tarla kalmadı.
Her şeye rağmen yeniden üretmemiz gerek, doğayla tanışmamız gerek, hangi otun bizi zehirleyecek, hangisinin şifalı olduğunu öğrenmemiz gerek, ekip biçmemiz, tırnaklarımızın arasına toprağın dolması gerek.
İyi haftalar.
Satılık köy
Uzun zamandır şehirden köye göç eden insanların neler yaşadıklarını anlattıkları videolarını izliyorum
Yayınlanma :
17.10.2022 09:28
Güncelleme
: 17.10.2022 09:28
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: