Çanakkale’nin son yıllarda yaşadığı en ciddi krizlerden biri olan su sorunu, geçtiğimiz günlerde düzenlenen “Zirve17: Çanakkale Su Zirvesi” ile gündeme taşındı. En azından taşındığı söylendi. Ancak ne yazık ki bu zirve, suya çare olmaktan çok, suya gölge düşüren bir organizasyona dönüştü.
Su krizinin ciddiyetini konuşmak, çözümler üretmek için yapılan bir etkinlik... Ancak sponsor listesinde altın madeni şirketleri var. Kazdağları’nda yıllardır doğaya geri dönülmez zararlar verdiği iddia edilen bu şirketlerin adının “su” ile yan yana gelmesi bile başlı başına bir çelişki değil mi? Su kaynaklarını tüketen, ormanları tahrip eden yapılar; suyu koruma iddiasındaki bir zirvenin maddi destekçisi oluyor. Bu tabloyu nasıl normalleştirebiliriz?
Çevre aktivisti ve Kazdağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, işte tam bu çelişkiye dikkat çekmek istedi. Konuşma talebine izin verilmedi. Mikrofon yerine, polis müdahalesiyle salondan çıkarıldı. Bu mudur demokratik bir zirvenin manzarası? Suyu savunmak için gelen bir sesin bastırılması, aslında suyun değil, suskunluğun tercih edildiğini gösteriyor.
Üstelik sadece bu da değil. Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek’in de zirveye katılmamış olması, etkinliğin meşruiyetine dair soru işaretlerini artırdı. Şehrin en yetkili ismi bu kadar önemli bir toplantıya katılmıyorsa, burada kimin suyu konuştuğu, kimin konuşmasının istenmediği daha net anlaşılıyor.
Zirvede sunumlar yapıldı, akademik veriler paylaşıldı, panel koltukları doldu. Ama halk ne hissetti? Tarlasında su bulamayan çiftçi, arıtma tesisi yetersiz kaldığı için her yağmurda taşan sokakları izleyen mahalleli, içme suyuna güvenemeyen köylü bu toplantıdan ne umut etti, ne elde etti?
Su krizine dair çözüm arayan bir zirve varsa, önce susuzluğu yaratanlara bakmalı. Eğer bu kriz gerçekten çözülmek isteniyorsa, önce doğayı değil madeni savunan yaklaşımlardan vazgeçilmeli. Aksi halde bu zirveler, birer "süs" zirvesi olmaktan öteye geçemez.
Çanakkale halkı susmuyor. Suyu için, dağı için, ormanı için ses çıkarıyor. Ve belki de bu en büyük umudumuz. Çünkü su, sadece fiziksel bir kaynak değil; aynı zamanda bir vicdan meselesi. Ve bu vicdan, hiçbir sponsorun gölgesinde kalmayacak kadar değerlidir.
İyi haftalar.
Yorumlar
Kalan Karakter: