Eceabat ve Gelibolu köylerinde elektrik kesintisi yaparak yangın riskini azaltmak… Kulağa mantıklı geliyor, değil mi? Ama bu, biraz da “çayı karıştırmadan şekeri çözmek” gibi bir yöntem. Evet, elektrik hatlarından çıkan kıvılcım bir köyü küle çevirebilir, ama çözüm sadece düğmeye basıp elektriği kesmek mi olmalı?
Bakın, merkez ilçeye bağlı Salihler Köyü’nde bir yıldır yolun ortasında kalan elektrik direğinin yeri değiştirilmedi. Değiştirilecek diye bekleniyor, hala bekleniyor. Köylere giden yollarda yan yatmış, tarlaların üzerinde eğilmiş direkleri görürseniz şaşırmayın. Bunlar düzeltilmeden, bakım yapılmadan sadece “kesinti” çözüm diye sunuluyorsa, köylüye haksızlık değil mi?
Muhakkak sizlerinde gözlemlediği ihtimaller vardır.
Kesintinin bir başka yüzü daha var. Elektrik olmayınca tarımsal sulama yapılmıyor, soğuk hava depoları çalışmıyor, köylerde günlük hayat aksıyor. Çiftçinin tarladaki emeği, kuraklıkla kavrulurken bir de “tedbir” adı altında risk altına giriyor.
İnternet meselesi de cabası. Müşterisi az diye birçok köye doğru düzgün altyapı kurulmamış. İnternet çekmiyor, mobil hatlar bile zayıf. Çağımızda bilgiye ulaşamayan, ürettiğini pazarlayamayan köyün geleceği nasıl olsun?
Kısacası mesele, düğmeye basıp elektriği kesmekten ibaret değil. Yangın riskini gerçekten azaltmak istiyorsak; eskiyen, yamulmuş direkleri değiştirmek, hatları düzenli olarak kontrol etmek, kırsal altyapıya yatırım yapmak zorundayız.
Köylünün elektriği, suyu, yolu ve interneti lüks değil; temel ihtiyaç. Bunu unuttuğumuz her gün, köyden göçün bir sebebi daha çoğalıyor.
İyi haftalar.
Yorumlar
Kalan Karakter: