Çanakkale bu yaz yine alev alev. Geçen hafta Ayvacık köylerimizde orman yangını çıktı, yetmedi Gelibolu yarımadasının üstü dumana gömüldü… Her yaz aynı haberler, aynı görüntüler, aynı acı. Ve ne yazık ki, aynı sorumsuzluk.
Her yangından sonra soruyoruz: “Bunu kim yaptı?”
Kimisi kasıtlı, kimisi piknik ateşi, kimisi sigara izmariti… Ama biri var ki, kafaları en çok karıştıran: Kuş.
Çoğu zaman yangınlara neden olan sebep tespit edilemiyor. Belirlenemeyen sebepler sonucunda, tahminen bir kuşun yüksek gerilim hattına çarpması sonucu yangın çıkmış olabiliyor. Peki, böyle durumlarda suçlu kim? Kuş mu? Direği diken mi? O hattın geçtiği yerin güvenliğini sağlamayan elektrik şirketi mi? İşte burada iş karmaşıklaşıyor.
Ama net olan bir şey var:
Ormanlarımız sahipsiz.
Bakın, orman sadece ağaç değildir. Kaz Dağları’nın gölgesinde büyüyen her çocuk bilir; orman demek su, hayat, serinlik, bereket demek. Bir orman yandığında sadece çam değil, mantar, kekik, sincap, geyik, arı, insan, hepsi yanıyor.
Ve biz hala "yanlışlıkla oldu" demekle yetiniyoruz.
Artık yetmemeli.
Bu işi kasten yapan varsa — ki oluyor — caydırıcı, gerçek, afsız cezalar verilmeli. Ama iş sadece niyete bakmamalı.
İhmal de suçtur.
Elektrik direğini diken ama önlem almayan da, yangın tehlikesine rağmen temizlik yapmayan da, yangın sonrası araziye göz diken de sorumludur.
Yanan ormanların üzerine villa diken zihniyet, sadece doğayı değil, vicdanı da yakar.
Çanakkale doğasıyla anılır.
Kaz Dağları, Saros Körfezi, Gökçeada, Assos... Hepsi birer doğal hazine. Ama bu hazineyi sadece turizm afişlerinde değil, hukukta da korumak gerekir.
Yangını çıkaran da, göz yuman da, sessiz kalan da sorumludur.
Ne yapmalı?
Yanan yerler asla imara açılmamalı.
Elektrik hatları gözden geçirilmeli, kuş koruma sistemleri zorunlu hale getirilmeli.
Ormana zarar verenin cezası “pişmanım” kelimesi ile hafifletilmemeli.
Ve en önemlisi: Vatandaş ormanı sahiplenmeli. Çünkü orman devletin değil, hepimizin.
Çanakkale’nin ciğerini yakanları artık sadece rüzgara bırakmak olmaz.
Yangına karşı ne kadar hızlı müdahale ediyorsak, adalete de o kadar hızlı müdahale etmeliyiz.
Yoksa bir gün, Güzelyalı’da yürürken “Burada bir zamanlar orman vardı” derken buluruz kendimizi.
İyi haftalar.
Yorumlar
Kalan Karakter: