Bu işte bir yalnızlık var demiş bir şair. Yalnızlığını paylaşmak için işine yaramayan sorular sorup beni oyalayan bir ihtiyarı sonuna kadar dinledim. Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılınca yalnızlık olmaz diye başka bir dize de hatırlıyorum. Kanımca amiyane bulmuş olmalıyım ki şairi hatırımdan çıkmış. Bu gibi unutkanlıklarıma hayıflanmak bir yana mutlu oluyorum bazen. Unutmak yeri geldiğinde bence de bir hediye.
Dün bir çam ormanının ortasında bir çadırda uyandım. Daha doğrusu uyuyamadım. “Buraya uyumaya mı geldik” Çadırın tepesindeki pencerenin tam önünden görece yavaş geçen bir gök taşının bana özel gösterisinden etkilendim sanırım. Uyumamaya bir işaret daha... Saatlerce ateşin başında sessizliği dinledim. Sessizliği ateşimin kıvılcım sesleri bozması hem büyüleyici hem de irkilticiydi. Ara da çam ormanında yankılanan bir çoban aldatana kulak verdim. Uzak köpek havlamalarına karışan koyun çanlarına... Medeniyetin tek şahitleri... onlar da duyulmasa yıldızlar ve gece...

Geceden kalma çiğ ve sis zeytin ağaçlarının dallarında birikmiş. Yeşilli morlu, bazen siyaha dönmüş zeytinleri avuçlayınca dallardan dökülen suyla ıslanıyorsunuz. Sonra çiğ kalksın diye ara verdik. Ardından eşimle birlikte uzun süre aklımdan çıkmayacağını daha o an hissettiğim, hayatımın en güzel kahvaltısı... Ortamın büyü ve ihtişamına kapılıp birbirimize yaptığımız fazladan nezaket jestleri kendiliğinden normalleşti. Ben böyle anlarda kendiliğimden doğama hatta yerel şiveme dönerim. Doğama dönüşü biraz abartmış olmalıyım ki eşimden uyarı geldi.
Anlaşılacağı üzere zeytin hasadı zamanı. Ama inanın amacım durumu köpürtmek ya da cilalamak değil. Sadece gördüklerimi ve yaşadıklarımı yazıyorum. Bakış açımıza göre şekillenen hayatın, biz nasıl bakarsak öyle olduğunu kuantumu bilmeden de hissederdim her dem. Örneğin bu işleri çocukluğumdan beri yaparım. Her bir anı zahmetli, bitirilmesi gereken zorluk, tüketilip bir daha geri gelmeyecek ömür sayfalarıydı. Üstelik ömrün en güzel sayfaları... Demek ki istenirse bir eğlenceye dahası büyülü anlara dönüştürülebiliyor. Bence her iş böyle olmalı. Bu saye de yükümlülük olmaktan çıkar ve verimli bir eğlenceye dönüşür.
Yorumlar
Kalan Karakter: