Uzun süredir bir şeyler üretenlerin, ürettiklerini kullanma veya satma gibi gayeleri olduğu oldukça açık. Üstelik yapılan üretimleri egale etme sebebi de yasa dışı üretim. Önleyici savaş diye bir meşruiyet üretilir sonunda. Sonuç mu. Sığınma çadırındayken bile her hangi bir gök aracı sesi duyunca ağlayıp kaçışan travmatik çocuklar. Çocuk demek daha sonraki hayatlar demek. Gelecek demek. Böyle bir sürecin içine doğan çocuğun akıl sağlığı ne olacak. Ve eğer yaşam hakkı elinden alınmaz da hayatta kalırsa onu daha neler bekleyecek acaba. Şiddeti normal gören yetişkinler nasıl yetişiyor dersiniz...
Uzun süredir yapılan birikim, maşalarla test edilirken kimler nasıl yatırım ve satış yapacaklar acaba.
Hapishane dünya teorisini duyan var mı? Bu teorinin Kısacası burada (dünyada) mahkum olduğumuzu anlatan bir teori. Hiç bir şeye katılmayıp izole olmayı tercih edip başka bir yerde yaşama hakkınız yok. Brezilya veya Afrika ormanlarında ilkel kabilelere katılıp yaprakla, mızrakla, yaşama hakkınız yok. Panoptikon (her şeyinizin gözlem altında olması) bu dünyada izole bir yer yok. Elini eteğini çekip bir köye yerleşip ters göçe iştirak etmek mi? Bir işe yaramaz. Öncelikle adaptasyon sorunu var. Hadi hallettiniz diyelim. Bu durum için de çalışmalar var. Zeytinlik ve ormanları yok edip maden ya da otel yapmak için yasa çıkarmak çok kolay. Torbalar dolusu yasa... Kapitalist iş birlikçilerle iş tutup, sistemlerinden uzak kalmanız hem imkansız hem de zaten tutarsızca olurdu.
Peki ne yapmalı. Bilmiyorum. Ama eğitin psikolojisinden yardım almak gerekirse; kendini gerçekleştirmiş insanların en temel özelliklerinden biri. Mevcut kaçınılmaz durumu kabul etmektir. Bu, başa gelene kayıtsızca ram olmak değil. Bilakis Bu durum içinde neler yapa bileceğimize bakmak... Kaçınılmaz olanı, doğayı kabul etmek. Yoksa mevcut sisteme masallar dünyasında yaşayan her şeye potansiyeli olduģu halde beni kendine benzetmek isteyen dayatmalara direnen bir çocuk gibi karşıyım.
Başkalarına seslenme imkanı bulduğumda genellikle ilham vermek, insanlıktan, kahramanlık ve gönüllülükten, paylaşmaktan, estetik ve yaşamın hak ettiği insani ölçütlerden söz etmek istersiniz. Ben de öyle istiyorum. İşte... ne yaparsınız. Mevcut duruma kafanızı kuma gömerek direnmek hem olanaksız hem de korkakça.
Her şeye rağmen iyilik melekleri boş durmaz. Her yerdelerdir. Belki siz de onlardan birisiniz. Tarkan’ın reddettiği açılış konseri, her şey devam ederken süren spor müsabakaları var. Okulların kapanmasıyla birlikte yükselen çocuk çığlıkları, Çocuklar ölüme karşı meydan okumak gibidir. Diye bir söz okudum. Genel gerçeklere kabulleniş ilkesini çiğnese de bir nebze iyi geldi. Zaten çocuklar her zaman iyi gelir nedense.. Aslında biliyorum nedenini. Nedenlerini.... düşünürseniz siz de bulursunuz bir kaçını. Hoşça kalın
Yorumlar
Kalan Karakter: