Yaz boyu Çanakkale’nin mavisinde serinledik, sahilde kumdan kaleler yaptık, denizden çıkınca güneşin sıcaklığını iliklerimize kadar hissettik. Ama artık deniz suyu 21 derece civarına düştü; birkaç hafta öncesine kadar 25 dereceyi bulan su, yavaş yavaş sonbahara hazırlanıyor. Sabahları rüzgar daha serin, akşamüstü güneş daha aceleci.
Deniz soğurken ruhumuz da bir şekilde “sonbahar moduna” geçiyor. Eskiden suya atlayan çocuklar ve gençler, şimdi elinde termosla çay içiyor. Sahilde yürüyüş yapanlar, dalgaların usulca kıyıya vurmasını izleyerek hayatın akışını düşünüyor. Sonbahar sadece vedaların mevsimi değil, yeni başlangıçların da habercisi.
Ama ne yazık ki Çanakkale’de deniz kadar, siyaset de ısınıyor… Kurultay davası, mahkeme salonlarında görülen bir tartışma olabilir ama etkileri şehirde hissediliyor. Yereldeki örgütler, delegeler, belediye kadroları; hepsi “bu karar ne olacak, ne değişecek?” sorusuyla karşı karşıya. Bu belirsizlik, saha enerjisini düşürüyor, halkın güvenini sorgulatıyor.
İktidar kanadı ise bu durumu fırsata çeviriyor. Rakip kendi içinde kavga ederken, onlar sahneye çıkmadan, sadece kenardan izleyerek propaganda malzemesi topluyor. “Kendi kongresini doğru dürüst yapamayan, memleketi nasıl yönetecek?” söylemi, hem televizyon ekranlarında hem meydanlarda hem de kahve köşelerinde dolaşıyor. Rakip kendi ayağına kurşun sıkarken, iktidar bunu vitrine koyuyor.
Çanakkale’de belediye hizmetleri ve sahadaki projeler ise hala halkla bağı koruyan en önemli köprü. Örgütler iç çekişmelerini bir kenara bırakıp, tabana şeffaf ve net mesajlar vermeli; gençleri ve kadınları siyasetten koparmamalı; algı yönetimini doğru yapmalı. Çünkü yerelde halkın gündemi, Ankara’daki kurultay tartışmasından çok, pazar fiyatları ve günlük hayatla ilgili.
Deniz soğuyacak, sonbahar gelecek, yapraklar sararacak… Ama siyasetteki belirsizlik, doğru yönetilirse kısa süreli bir rüzgar olur. Yanlış yönetilirse, halkın güveni de soğuyan deniz gibi hissedilir. İşte Çanakkale için şimdi yapılması gereken, hem doğanın hem siyasetin değişen havasına ayak uydurmak: sahada durmak, hizmeti göstermek, güveni korumak ve halkla göz göze olmak.
İyi haftalar.
Yorumlar
Kalan Karakter: