Söylediği şeyi duysak da ne söylediğini anlamadığımız kişiler var ya; hah evet onlar. Onlar, bu yaptıkları ucuz, sıradan politikaya ilmi siyaset diyorlar. İçine ilim kelimesini katıyorlar ki ciddi olsun. Eski dilde söylüyorlar ki hem gizemli ve kadim olsun hem de çekinelim. Buna ihtiyaç duyanlara gelirsek: Bence bas bayağı olduğu gibi görünmekten, net olmaktan korkan, samimiyetsiz ve öz güvensiz kişiler. Gerçi olur olmaz yerde yüreğimizi açınca da istismara müsait hale gelmiyor değiliz. Ama gene de istismara açık olmak samimiyetsiz olmaktan iyidir. Yıllar önce birisinin beni “işin gücün hayal kurmak" diye sahicilikten uzaklaşıp, aldatmacaya yaklaşmak gibi bir şeyle itham ettiğini hatırlıyorum. İyi ki onu dinleyip de bazı kararlar almamışım. Zira bu gün hayatımı hayal kurmakla kazandığımı düşünecek olursam, bu durum bir hayli ironik ve manidar.
Kimi zaman bize özel olmasını istediğimiz durumları sulandırarak kendimize saklamayı, her durumu lakayt bir biçimde karşılamakla karıştırmamalı. Hele eğitim bilimlerindeki şu kendini gerçekleştirmiş insan vasfı olan “nüktedanlık" tavrıyla hiç mi hiç karıştırmamalı. Ama öte yandan da her türlü çıkmazla bir tür başa çıkabilme yöntemi olarak alaylı tavrı benimseyenleri de anlamıyor değilim. Hani herkesi ayrı ayrı haklı bulan Nasrettin Hoca fıkrası vardır ya, durum en sonunda öylesine bir hal alacak gibi.
Gene yıllar önce rehberlik dersimize giren psikolog hocamız; kendimizi aşikar etmemeyi, başkalarına karşı temkinli olarak yaşamanın, uğrayabileceğimiz potansiyel belalardan bizi koruyabileceğini söylediğinde; insan temkinli olarak nasıl mutlu olabilir ki diye sorunca derin bir sessizlik olmuştu.
Bu alt yazılı konuşan ilmi siyasetçiler acaba kendilerine bu fikri mi şiar ediyorlar. Aslında dünya, temkinden anlamayacak kadar kaotik. Buna rağmen Pandoranın Kutusu’nun diplerinde kalan umut mutlaka, her zaman bir yerlerde mevcut.
Yani sadece geceleyin sarhoşların malum ihtiyaçtan ötürü durakladıkları briket kent duvarının üzerinde bile elindeki uçan balonlarla birlikte havalanmak üzere olan küçük bir kız çocuğu resmi her zaman vardır.
Ben mi? Alt yazılılara inat doğrudan söylemeyi tercih ediyorum. Ödül olarak da; “neyi üstü kapalı söyledim acaba” diye hafızamı yormak durumunda kalmıyorum. Bir de yüzü asık, mutsuz, bir çarkın dişlisi olmuş, uykulu bir kasiyerdense, her zaman, mahalle manavını, bakkalı ve Pazar yerlerini tercih edeceğim sanırım.
Yüreğinizin götürdüğü yerde, yüreğinizden geçirdiğinizi, yüreklice söyleyebilmeniz ümidiyle...
Alt yazılı yazı
Söylediği şeyi duysak da ne söylediğini anlamadığımız kişiler var ya; hah evet onlar
Yayınlanma :
07.11.2020 10:00
Güncelleme
: 07.11.2020 10:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: