Bu dönemde her an cebimizde taşıdığımız, herkese duyurmak istediğimiz ancak Peygamber Efendimiz zamanında sır olan marifetin kapıları 2000’li yıllarda açıldı sevgili okurlar. Tasavvufun 4 sacayağı olan; şeriat, tarikat, marifet ve hakikatin kapıları Üveys Veysel Karane Zikri ile kolaylaştı. Eskiden eyliyalar 40 yılda hakikat kapısına ulaşırken, sır olan marifetin ifşa edilmesi ile birlikte yolculuk çok daha hızlı hale getirildi hamdolsun.
Marifet Allah’a sevgi ve aşkla yolculuk yapmak isteyenlerin yoludur. Tasavvufun içinde yer alır. Allah’ı bilme ve sevme sanatıdır. Uzun ve meşakkatli olan yolculuğun daha hızlı, kolay ve zevkli hale gelmesi marifet ile yaşanır. Bizleri kestirmeden Rabbimize götüren sihirli bir dokunuştur. İlim istiyorum diyenler, aşkıma aşk katmak istiyorum diyenler.. Evliyaların yaşadıklarından nasiplenmek isteyenler.. Aradıklarınız, lütuf ve hikmetlerle dolu kutlu yol marifetten geçiyor. Marifette belli bir dönem yol aldıktan sonra ise Hakikat kapıları açılıyor. İnşallah hep birlikte Hakikati yaşamak da nasip olur!
Sır olan marifetin ifşa edilmesi; Üveys Veysel Karane Zikrinin yapılışının anlatımı ile gün yüzüne çıkarılmıştır. Üveys olarak isimlendirilen, aşkın sultanı Pirimiz Veysel Karani Hz.’nin ve dünde saklı olan birçok evliya sultanın yaptığı bir zikirdir bu. Sabah-akşam yapılan kısacık bir zikirle ilim akıtılır her bir ruha. Yapılışını merak edenler için sitenin adını hemen yazıyorum: www.veyselkarane.com Yapılışı ve aklınıza takılan sorularınıza cevaplar bulabileceğiniz bir adres burası.
Dünyada bu zikri ilk ifşa eden, ilk sırrı açan, Üveyslerin başöğretmeni, Aşk-ı Üveysi kitaplarının yazarı, sevgili Muharrem Karabay öğretmenimizin bir kelamı var: “Biliyorum deme bilmeden. Yaşadım deme yaşamadan. Altın altın olduğunu bilmezmiş, ayara vurulmadan.” İşte bu zikirle, kişi kendinin Allah katında kaç ayar altın olduğunu öğrenir. Ederin ne? Nasıl bir kulsun? Allah ile aran nasıl öğrenmek istemez misin? Rabbin seni ne kadar çok sevdiğini sana nasıl gösterecek merak etmiyor musun? İnanın Allah her kulunu çok seviyor ancak, kendini zikreden kullarını, kendini yücelten, anan ve muhabbet kurmak için gayret eden kullarını daha çok seviyor. Bakın bu iş sadece abdest-namaz değil. İş muhabbette, is sevgide, iş tevhidle Allah’ın huzurunda kalmak için gayret etmekte. İşte siz de O’nu zikrederek gösterin gayretinizi! O sizi bekliyor sarıp sarmalamak için. Kulum neredesin diye sesleniyor. Sizi dizinin dibine çağırıyor. Kullarını kendine getiren yollarını açığa çıkarıyor. Saklamıyor. Hepsini bizler için saçıyor. Haydi bekletmeyin Rabbinizi! Anın Allah’ı, O’nun istediği en güzel zikirle inşallah!
Burada üveysilik zikri diye anılan mevzu tamamen insanları yoldan çıkarmak, tasavvuf yolunu merak edip oraya tenezzül eden hâlis niyetli kişileri sapıklığa sürükleme tehlikesi olan bir oluşumdur. Daha önce benim de duyup yöneldiğim, ancak evvelden öğrendiğim bilgiler ve etrafımdaki bilinçli kişiler sayesinde ve gözlemlerim neticesinde kısa zamanda kurtulduğum bir alan. Aslında ÜVEYSİLİK vardır, haktır. Ancak bu yol öyle herkesin kolayca ulaşabileceği birşey değildir. Gerçek manada tasavvuf ve ilim yolunda ilerlemiş zatların ulaşabileceği bir alan. Örnek olarak ŞEMS-İ TEBRİZÎ yi verebiliriz. Yani elinde, cebinde gezdirdiğin bir parça kağıtla olmuyor. Bu yol ancak insanları süfli varlıkların yani cinlerin alanına sokmaya yarar. O alana giren kişiler artık bu mahlukatın oyuncağı mahiyetine girmiş olur. Yaşadıkları birkaç ilginç olayı keşif ve keramet zannedip iyice benliklerini ve iradelerini cinlere ve onlarla hareket eden şahıslara teslim etmiş olur.