Çanakkale Kayadere köyü yakınında önceki gün ormanlık alanda çıkan yangın şehirde büyük tedirginlik yarattı. Merkezde hemen hemen her semtten görünen, gökyüzünü alev topuna ve kızıla çeviren yangında Çanakkale’nin en güzel yerleri cayır cayır yanarken, her seferinde olduğu gibi yangının anızdan mı, sigara izmaritinden mi, şişe parçasından mı, elektrik telinde mi çıktığı konuşulmaya başlandı.
“Ormanlar bize dedelerimizden kalan miras değil, siz gençlere bırakacağımız emanettir” sözüne inat yangınların çıkış nedeninin yüzde 90’ının insan unsuru olduğunu düşünürsek, en büyük zenginlik kaynağımız olan ormanlarımızı neden koruyamıyoruz? Bize bu kadar fayda sağlayan, ülke ekonomisine katkı sağlayan gözbebeğimiz ormanlarımızın neden göz göre yanmasını film izler gibi izliyoruz?
Tarla açmak, anız yakmak, yerleşim yeri kurmak, manzaralı lüks villalar yapmak, hayvanlara otlak yeri açmak için tahrip ettiğimiz ormanlar yok olurken, Çanakkale’nin sürekli rüzgarlı olması yangınların kontrol altına alınarak söndürülmesini engelliyor.
Hatırlayacak olursak, Çınarlı Köyü yakınlarında 2008 yılında çıkan yangın balya makinasından oluşan kıvılcımların anızları tutuşturması sonucu çıkmıştı, bu yangın 10 kilometre uzaklıktaki İntepe Beldesi'nin tepelik kısmına kadar ulaşmıştı. 1994 yılında çıkan 57 saat süren Gelibolu Yarımadası tarihi Milli Parkı’ndaki orman yangınında şehit düşen Çanakkale Bölge Müdürü Talat Göktepe unutulmadı. Peki bu yangın neden çıkmıştı? İddialara göre 13 yaşındaki A.U isminde bir çocuk tarlada mısır pişirirken, ateşin alana yayılması ile çam fidanları alev almıştı. Peki 40 bin dönüm alanın kül olduğu bu yangında sorumlular ceza aldı mı? İnsanların hayatlarını kaybettiği, hayvanların evsiz kaldığı, maddi ve manevi kaybın hesabının tutulmadığı yangınlar ne zaman son bulacak, yoksa yanacak tek bir ağaç kalmayana kadar devam mı edecek?
Bölgede çalışmaları koordine eden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, “Bu yangın, bir yerleşim yerinin yanında bir araziden çıktı, yangınların yüzde 90’ı insan unsuru” demesi de manidar oldu. Şöyle ki; uzun süreli yangın istatistiklerine göre tüm yangınların yüzde 10'u kasıtlı nedenlerle çıkarılıyor. İhmal ve kaza sonucu çıkan orman yangınlarının en büyük nedenleri ise anız ya da bahçe artıklarını yakma ile ormanda mangal yakma sonucunda ateşin kontrol edilemeyip ormana sıçraması ile çıkıyor. Türkiye'de yılın her zamanı yangın çıksa da yaz aylarında yangın için uygun yüksek sıcaklık, düşük hava nemi ve şiddetli rüzgârlar nedeniyle yangın sayısı ve yanan orman alanı miktarının arttığına dikkat çekiyor.
Bilanço tam açıklanmasa da, bu son yangında yaklaşık 1500 hektar alan etkilenirken, yangına karadan ve havadan müdahale edildi. 9 köyün boşaltıldığı, 1251 kişinin tahliye edildiği yangında gece görüşlü helikopterler de görev yaptı. Bölgeye toplam; 1.697 personel, 8 uçak, 26 helikopter, 240 arazöz, 71 su tankeri, 173 iş makinesi sevk edildi. Yangında 54 kişi dumandan etkilenirken, 48 vatandaş tedavi edildi. Kayadere, Damyeri (Fevzi Çakmak Mahallesi), Yağcılar, Ulupınar, Belen, Kalabaklı, Aşağıokçular, Kızılcaören ve Taşlıtarla köylerinden 1251 vatandaşımız tedbir amaçlı tahliye edildi.
İnsanların bin bir emekle yaptığı evler, bahçeler yanarken, hayvanlar telef oldu. Bir daha asla yaşanmaması, ama unutulmaması dileğiyle…
Geçmiş olsun Çanakkale’m…
Mine Tarım