Theseus kurban edilecek gençler arasında gitmek üzere kendisini de gösterir. Girit’e gelir. Minos’un kızının aşkından etkilenmeyi içeren klasik strateji sayesinde, Ariadne kabul ettiği bu kişiye labirentin içine girmesi ve Minotaurus’u öldürdükten sonra çıkışı bulabilmesi için bir ip yumağı verir. İp gerçekten temeldir. Theseus karışık koridorların içine girdikçe ipi açar. Merkezde ise az rastlanan gücü ve isteği ile bir kerede Minotaurus’u öldürür ve çıkışı bulur. Bazı öykülerde, Theseus’un Minotaurus’u bir kılıçla bazen de bir hançer ile öldürdüğünden bahsedilir. Ancak eski Atina vazolarının üstünde bulunan daha eski öykülere ve figürlere bakıldığı zaman, Theseus Minotor’u çift taraflı bir balta ile öldürür. Bir kere daha labirentin içine giden yolu açan kahraman, merkeze geldiği zaman, çift taraflı balta, Labris ile bir mucize gerçekleştirir. Theseus’un labirentine denk olan birçok labirent vardır. İspanya’da Saint Jacques de Compostelle yolunun her bölgesinde ve tüm Galacie’de taşların üstünde çok sayıda gravür bulunur. Bunlar çok eski labirent desenleridir ve sanki birer işaretmiş gibi sistematik bir şekilde tekrar eder. Saint-Jacques yolunun yolcusunu etkileyen bir işaret, sembolik ve spiritüel gerçekleştirme patikası olan bir labirente denk olan patikayı geçmesi için onu teşvik eder.
İngiltere’de de labirentler bulunur. Kral Arthur’un doğduğu söylenen ünlü Tintagel Şatosu’nda da vardır. Aynı şekilde Hindistan’da da vardır ki orada meditasyon, konsantrasyon ve kendi içine dönme sembolleri olarak kullanılır. Antik Mısır’ın Abidos şehrinde, Mısır tarihinin ilk hanedanlık dönemine ait Escargot (salyangoz) isimli bir labirent bulunur. Abidos’un Escargot’u koridorlarında zamanla, evrimle ve insanlığın gerçekte yine kendisi olduğu merkezi bulmak için aşmak zorunda olduğu sayısız yol ile ilişkili törenlerin yapıldığı tam dairesel bir tapınaktır. Ayrıca Abidos’un Escargot’u Herodot’un gönderme yaptığı gibi başka büyük bir labirentin sadece küçük bir bölümüne benzemez. Mısır labirentinin o kadar büyük, o kadar korkutucu, etkileyici ve masalsı olduğundan bahsedilir ki, Büyük Piramitlerin bile onun yanında sönük kaldığı söylenir. Bugün artık labirentler bulunmuyor ve günümüze tek kalan Heredot’un bıraktıkları. Bir gelenekmiş gibi insanlar seneler boyunca Heredot’u “Tarihin Babası”, “Doğrucu Heredot” olarak adlandırdıktan sonra, bugün onun söylediklerinin pek de kesin olmadığını çünkü bulunamadıklarını söylüyor. Ancak daha önceden var olmuş şeyler, sabırlı olmanın ve görmenin zorluğuna değebilirse o zaman Yunan tarihçinin söylediği bu labirent de var olmamış olabilir. Orta Çağ’ın gotik katedrallerinde de labirentlere sıkça rastlanır. En ünlülerinden biri olan Chartres labirenti büyük katedralin döşeme taşlarının üzerine resmedilmiştir. Labirent kaybolmak için değil, geçmek içindir. Gizemlere erişmek isteyen adayın geçmesi için inisiyatik bir yol çeşididir, bu gerçekleştirme ve fethetme yoludur. Chartres labirentinde kaybolmak çok zordur çünkü yollarda hep işaretler vardır, eğriler ve yollar görüşü sağlar ama daha da önemlisi merkeze varmaktır. Kare şeklindeki taşa çivilerle çeşitli takımyıldızlarının işaretlenmesi insanın gökyüzüne varmasını, ilahiyatların arasına girmesini sembolize eder.
Antik çağların tüm mitosları, katedrallerde labirentlerin sembolik olarak çizilmesi gibi, sadece tarihsel bir gerçek!iği değil belki de psikolojik bir gerçekliği de yansıtır. Labirentin psikolojik gerçekliği her zaman ki gibi bugün de hala yaşamaktadır. Eğer antik dönemlerde, insanın kendini gerçekleştirebilmesi için geçmesi gereken bir inisiyasyon labirentinden, yolundan bahsedilmişse, aynı şekilde bugün de maddesel ve psikolojik biçime çevrilmiş bir labirentten bahsetmek gereklidir.