Günümüzde; teknolojinin gelişmesiyle bilişim sistemlerinin çeşitliliği artmış, bu gelişme ile de insanların bilişim sistemleri üzerinden dolandırıcılık suçunu farklı şekillerde işlemesi söz konusu olmuştur. Bu durum ülkemizde de, internet üzerinden işlenen dolandırıcılık suçlarında artışa sebebiyet vermiştir. Bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen suçların birçoğunda, hileli hareketlerle mağdurları dolandıran faillerin, suçun işlenmesi sırasında bir başka 3.kişinin banka hesaplarını ve kart bilgilerini veya kimlik ve iletişim bilgilerini kullandıkları görülmektedir.
Failler, banka hesaplarının blokeli, borçlardan dolayı hacizli olduğu, yakınından para geleceği gibi sebeplerle mağdurların banka hesap ve kimlik bilgilerini almakta ve bu bilgileri mağdurun bilgisi, rızası dışında dolandırıcılık, hırsızlık, yasa dışı bahis, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve terör örgütüne finansman sağlanma gibi çeşitli suçlar için kullanmaktadırlar. Böylelikle gerçek failler kendi kimlik bilgilerini değil, hesabını kullandıkları kişilerin kimlik bilgilerini ortaya koymakta ve adli makamlarca başlatılan soruşturmalar hesabı kiraya veren kişiler üzerinden yürütülmektedir. Çünkü kiralama işlemiyle birlikte hesabın gerçek sahibi, hesap bilgilerini 3. kişiye bırakarak hesap hareketlerinin tamamına kiralayan kimseyi yetkilendirmiş olur ve 3. kişinin banka hesabıyla yapmış olduğu bütün işlemler hesabın gerçek sahibi tarafından yapılıyormuş izlenimi uyandırır.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki, bir banka hesabının belirli bir menfaat karşılığında 3. kişinin kullanımına bırakılması suç teşkil etmektedir. 5549 Sayılı Kanun’un 15. maddesiyle kabul edilen suçun amacı, temelde vergi yükümlülerinin başkaları adına açılmış banka hesapları kullanarak vergilendirilmemiş kazanç elde etmelerini önlemektir. İşbu suçun işlenmesi halinde 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörülmektedir.
SORU : Bilişim sistemleri üzerinden işlenen suçlarda fiili bizzat gerçekleştirmeyen, suçta mağdur olan ile bizzat iletişim kurmayan, mağduru aldatma kabiliyetine sahip ve mağdurun denetim imkanını ortadan kaldıran hileli hareketlerle kandırmak suretiyle iradesini sakatlayacak icrai hareketi bulunmayan fakat dolandırıcılık suçunun işlenmesi sırasında bilgileri kullanılan 3. kişilerin ceza sorumluluğu ne olacaktır?
CEVAP : Bu durumda TCK m.37 kapsamında iştirak (müşterek faillik, azmettirme ve yardım etme) hükümlerine bakmak gerekecektir. Her somut olaydaki dolandırıcılık ve diğer suçların işlenmesi sırasında banka kart veya hesap bilgileri kullanılan üçüncü kişinin, suçun işlenmesinden önce hileli hareketleri gerçekleştiren faille suçun işlenmesine yönelik olarak ortak suç işleme kararını alıp almadıkları ve fiile iştirak edip etmediğini tespit ederek 3. kişinin de fail olarak sorumlu tutulup tutulamayacağına karar vermek gerekmektedir. Eğer faile kart veya hesap bilgilerini bir başka sebeple vermiş, yani kart veya hesap bilgilerini alan failin o bilgileri kullanarak herhangi bir suç işleyeceğine dair bilgisi yoksa 3. kişinin ceza sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
Ancak şunu unutmamak gerekir; Kişisel bilgilerin başkası tarafından kötü niyetli işlemlerde kullanılma ihtimalini gözetmemek bir ihmaldir. Kişiler özellikle ne amaçla bilgi ve belgeleri kullanacağı konusunda bilgi vermelerine rağmen gerekli önlemi almıyorsa bu ağır ihmal olup kasta eşit bir durumdur ve bu halde 3. kişinin ceza sorumluluğu doğacaktır.
Av. Ezgi ENGİN