Tarihimiz boyunca bir çok kök bir arada ve bir bütün olarak yaşarken ne oldu da ayrım yapar olduk? Bir şekilde bir toprak parçasında yaşamak zorundayız. Aile dediğimiz doğumla bağlanan bağlarla birbirimize kenetlenmekle başlayan toplu yaşam kavramını, komşuluk, mahalle, şehir, ülke, dünya ve gezegen diye çoğaltıyoruz. Bilimin yön vermesiyle her gün ufkumuz daha da çok açılıyor. Korkmadan öğrenmek ve sorgulamak istiyoruz. Çünkü sorgulamak doğamızda var. Bilgilerin ve tecrübelerin üzerine katarak büyümek varken neden geriliyoruz? Korkuyor muyuz yoksa? Evet korkuyoruz, yenilenecek gerçeklerden korkuyoruz. "Böyle gelmiş, böyle gider." bakış açımızla hayatımıza z planlarıyla devam ediyoruz. Ne kendimize ne de mahallemize bir faydamız dokunuyor. Daha da vahimi gelecek nesillere de korkuyla yaşamaları gerektiğini genetik miras olarak bırakıyoruz. Oysa ki bu ülkenin aktif gençlere ihtiyacı var. Korku ile büyümüş, zorluklardan kaçan gençlere değil. Hakkını savunamayan meslek sahibi insanlar var.
- Neden?
- Korktukları için.
Yani bizim sözümüzü korku duygusu çerçevesinde dinlerlerse karakterleri oluşmaz. Kişiliği içe bastırılmış kopyalarımız olurlar. Bu yüzden bırakalım konuşmak istiyorlarsa konuşsunlar. Hata yapacaklarsa da yapsınlar, sonuçları ile başa çıkabilecek tecrübeye sahip olsunlar.
Kimseye korkutarak söz dinletmeye çalışmayın. Korkan çocuklar ileriki yaşlarında da korkar. Bu sefer patronundan korkar, öğretmeninden korkar. Bir hata gördüğünde düzeltmeye korkar. Hayatta da bir arpa boyu yol alamaz.
En büyük girişimcilere bakınız. Hepsi hata yapmaktan korkmayan, denemeye açık insanlar. Biz ise cesaret değil korkuyu öğretiyoruz. Unutmayın ki korku ile büyümüş çocuklar, korku ile büyüyecek çocuklar yetiştirecektir.
Ayfer Tunç' un, Yeşil Peri Gecesi' nden sevdiğim bir bölüm: "Ne var ki insan, hakkında iyi düşünceler beslediği dünyanın mahvolmuş olduğunu keşfetmeye görsün bir kere. İnsanın altın çağının geri gelmeyeceğini, zaten hiç olmadığını, ömür denen şeyin boş bir umudu beslemekten ibaret olduğunu anlamaya görsün. İnsan, insan denen varlığın en iyimser oranla yarısının şerefsiz mahlûkat, diğer yarısının da bu şerefsiz mahlûkatın oyuncağı olduğunu fark etmesin bir kere.
İşte orada yeni bir ülke başlar. Bu ülke bir hayaldir aslında, bir umut, öncesiz ve sonrasız, anlık bir anlamdır sadece. Ama burası en onursuzca çöküşten doğan onurun ülkesidir."
İyi haftalar.
Güdüm
Tarihimiz boyunca bir çok kök bir arada ve bir bütün olarak yaşarken ne oldu da ayrım yapar olduk? Bir şekilde bir toprak parçasında yaşamak zorundayız
Yayınlanma :
15.05.2023 08:00
Güncelleme
: 15.05.2023 08:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: