Sabahattin Ali' nin: “Sessiz sedasız bir köşeye çekilip yaşamak lazım.” dediği yerdeyim. Bir çoğumuz o köşede, kendi çizdiği sınırlarda nefes almaya çalışıyor. Geçmişte yaşanan buhranların yıllar geçtikçe tekrar etmesi her defasında daha güçlü darbelerle yaşam standartlarımızı alt üst etti. Kapanan kamu fabrikalarının yerini tüketim odaklı olan ticaret sahaları aldı. Kentimizin tarım kenti olması, küçük ölçekte yapılan çiftçilikle sınırlı kalıyor. Konserveciliğin geliştirilip dünya pazarına açılması Dardanel Fabrikası' ndan ibaret kalıyor. Desteklenmesi gereken hammadde üretimi olmalı. Üretim maliyetleri altında ezilen üretici için çözüm kaynakları bulmak sorunları bir nebze de olsa çözecekken bunun yerine kent pazarlarını ve marketleri sorunlu görmek doğru mu? Ya da bu çerçeveden çevremize bakarken, "sessiz sedasız yaşamaya devam ederek, geleceğimizi nasıl şekillendireceğiz?" diye sorabiliriz.
Mesela, 41 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle Konya' dan sadece 3 bin kilometrekare büyük olan Hollanda, Türkiye' ye tarım üretiminde ve ihracatında fark atmaya devam ediyor.
İhracatının %71' ini tarımsal ürünlerden elde ediyor. Bizim ülkemizde ise tarımda dışa bağımlılık katlanarak büyüyor. Türkiye' nin dünya tarımsal ürünler ihracatından sadece yüzde 1 pay alıyor. Hububattan baklagile, yağlı tohumlardan endüstri bitkilerine kadar tarımda dışa bağımlılık giderek arttı. Bu tarım arazilerimizi verimli kullanmak yerine değersizleştirdiğimizin de kanıtı bir bakıma.
Türkiye' nin üretmek yerine ithalatı tercih etmesi, tarım dış ticaretinin her yıl açık vermesine devam etmesi demek. Çevremizde yetişmesi mümkün olan ve iklim koşullarımız uygun olmasına rağmen, tarım ürünleri yeterli üretilmediği ve çiftçiye destek verilmediği için buğday, arpa, mısır, nohut, mercimek, fasulye, ayçiçeği, pamuk, tütün gibi birçok ürünü dışarıdan almaya devam ediyoruz. Neden?
Üretici olmayan, üretime de katkısı olmayan ve de köşesinde sessiz sedasız yaşayan insan! Geleceğimiz için aynı zamanda yaşıyoruz. Ev sahibi kirayı artırmayacak, süt maliyetine satılacak, çiftçi para kazanmayacak, yastık altı yatırımları ile gündem oyalanacak. Böylece ucuzluk olacak. Bu doğru olabilir mi? Bunun üzerine bir düşünün derim. İyi haftalar.
Yorumlar
Kalan Karakter: