Gündemi takip etmeye çalışmak her gün kafaların biraz daha karışmasına sebep oluyor. Bazı haberlerin içimize ateş düşürmesi, bazılarının da endişe yaratması adeta anksiyete sebebi.
Okullarda yarıyıl tatili bitti. Devlet okullarının önemini kaybetmesi özel okullarda rant oyununa sebep oldu. Arkası kesilmeyecek bir sürü yükte sırtına sabitlendi. Sahi eğitim sistemi ne kadar zamanda bu hale geldi?
Doğalgaz ve petrol bulunuyor, yenilenebilir enerji kaynaklarının olduğunu biliyoruz. Peki, neden evlerimizde yüksek faturalar ödüyoruz?
Ulaşım kolaylaştı, köprülerle, otobanlarla gurur duyuyoruz. O yolları kullanırken cebimizden çıkan paralarda sosyal devlet anlayışına uygun mu? Yoksa hizmete mi dahil?
Meraların imara açılması, tarımsal maliyetlerin artması, çiftçinin toprağını bırakıp şehirlerde yaşaması... Yaşam tarzının değişme sebebi sadece çiftçinin kendi kararı mı? Yaşadığı ekonomik bunalım mı?
Çıraksız dönmeye çalışan üretim sisteminin, sürdürülebilir olmaması, çırak adaylarının kendi tercihi mi? Meslek Lisesi ve Meslek Yüksek Okulları' nın öğrencilerine staj zorunluluğu getirmeleri ve bunu sigortasız yaptırmalarının amacı, vasıfsız eleman yetiştirmek mi? Yoksa, üretime ve iş kollarına fayda sağlayarak, ülkeyi kalkındırmak ve istihdamın önünü açmak olmalı!
Düzensiz göçmen haberlerini yıllardır, hepimiz izliyoruz ve okuyoruz. Yakalanan düzensiz göçmenlere sonra ne oluyor? Geri gönderme merkezleri yakalanan insanları geri gönderiyor mu? Düzensiz göçmen konusunun karışık olduğu şehrimizde, ülkemizde kendimizi güvende hissetmemiz çok normal. Ülkemizde kalanların uyum sağlayamadığı da aşikar. Konsoloslukların ziyarete kapatılmasının sebebini dışarıdan çok kendi içimizde arasak daha mantıklı olacak sanırım.
Bütün bürokrasinin hata üzerine hata yapması ve yaptıkları açıklamalarla vatandaşı oyalamaları inanılır gibi değil. Evet hepsini bizler seçtik. Şimdi kime çözdüreceğiz bu sorunları?
Birileri, ''ihracat rekorları kırdık'' diyor, diğeri, ''46 milyar dolar turizm geliri elde ettik.'' diyor, bir diğeri, "şu kadar doğal gaz bulduk, şu kadar petrol bulduk diyor." Bizler de doğal olarak; ''benim payıma düşeni kim aldı.'' diyorum.
Ülkenin büyük çoğunluğunu sefalete, yoksulluğa, hayat pahalılığına, kredi kartlarına, bankalara ve kronik umutsuzluğa mahkum ettikten sonra boş tenceremle baş başa kalarak, harikayız diyeceğim. Maalesef, utancın sonsuza dek kovulduğu bir yüzyılda yaşıyoruz.
Siz nasılsınız?
İyi haftalar.
Nasılsınız?
Gündemi takip etmeye çalışmak her gün kafaların biraz daha karışmasına sebep oluyor
Yayınlanma :
06.02.2023 09:00
Güncelleme
: 06.02.2023 09:00
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: