İlkbaharın ilk ayı bitmek üzere, alışık olmadığımız mart ayına ait, yaşadığımız soğuk. Gitmemek için sanki inat ediyor, kış mevsimi. Zamanında gelmeyen bahar doğanın dengesini bozuyor. Badem ağaçları meyvelerini kurtaramadı. Mazot fiyatı zamlanmaya devam ediyor. Kıtlık olmaz belki ama fena halde borç içinde boğulacağız. Mecburiyetten çekilen kredilerin sadece faizi bile ödenecek gibi değil. Veresiye için kim kime güvenecek. Yolda yürürken göz göze gelinen insana düşman gibi bakarken. Başka bir insana inanmak, güvenmek fikri bile çılgınca geliyor.
Biri çok yalnızdır tanımadığı biriyle konuşmaya çalışır, sapık deriz, çoğu zaman haksızda sayılmayız. Yolda zavallının biri para dilenir, bizi manipüle eder çünkü yalancıdır. Birine sır vermek isteriz, iki kişinin bildiği sır olmaz hiç bir zaman. Laptop alırsın, kamerayı bantlarsın izlemesinler diye. Şimdi kime, nasıl güvenebiliriz? Kimse kimseye güvenemezken bizleri yönetenlere nasıl güveneceğiz?
Ülkemizde “ucuz et kuyruklarını engellemek için ete %48 zam yaptık” diyen müdürün vatandaşla dalga geçmesi, hükümete güvenmemek için yeterli bir sebep. Milletvekili: “Şu an krizimiz var kabul ediyorum. Bir problemimiz var kabul ediyorum. Bu bedeli beraber taşıyacağız milletimizle.” diyor. Bizler 550 çeşit yemeği 3 kuruşa yemiyoruz! Milyonluk makam araçlarına binmiyoruz! Düğünde kim oynadıysa cenazede o ağlasın! Vatandaş olarak bunu söyleme hakkına sahibiz.
Et kuyruğunu zamla çözelim!
Taksi sorununu zamla çözelim!
Elektrik tüketimini zamla çözelim!
Doğalgaz tüketimini zamla çözelim!
Pide sorununu bayat ekmekle çözelim!
Ayçiçek yağını, şekeri, buğdayı ithalatla çözelim!
1 sayfa kağıt üretemeyip sorunu ithalatla çözelim!
Müthiş çözümler...
Tarihin gelmiş geçmiş en büyük yetkilerini alıp, hiç bir sorumluluk almadan, mesuliyet kabul etmeden böyle açıklamalar yapmak, hiç güven veren bir tutum değil.
İşsizlik sebeplerinden biri de üniversitelerin fazlalığı değil mi? Eğitim yeterince kalitesizleşmedi mi? Köyden kente göçün sürekli arttığı bir dönemin içindeyiz. Muazzam bir kalifiye eleman açığı var. Yüksek Lisans yapmak, doktora programı bitirmek artık toplumda sınıf atlatmıyor. Sadece işsizliği erteletiyor. Olan üniversitelere, açık öğretim programlarına ödenen harçlara ve zamanımıza oluyor. Gelecek kaygısı yaşarken eğitim sisteminin kurbanı olarak başlıyoruz hayatlarımıza. Hepimiz atanamamış öğretmen, uzmanlığı kazanamayan doktor, işsiz avukat... Köyünü terk etmiş, tarlalarını hayvanlarını satmış ama okumuş oluyoruz sonunda.
İyi haftalar.
Yoksa hiç güvenmemeli mi?
İlkbaharın ilk ayı bitmek üzere, alışık olmadığımız mart ayına ait, yaşadığımız soğuk
Yayınlanma :
28.03.2022 10:02
Güncelleme
: 28.03.2022 10:02
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: