Eğitim ne kadar farklı ve sıkıysa, ilgi ve keyif o kadar büyüktür!
Bu yüzden kaskın olmadığı günleri, Peugeotlarla
roket gibi yarışlarımızı, içimize gazete koyuşlarımızı, en sıkı benim iddiasıyla kafamıza yediğimiz taşın akıttığı kanın çenemizden süzülmesini, yirmi dört
saat gidon tuttuğumuzu da anlatacağız, nasıl düştüğümüzü de…
Gökten zembille inmedik ve kimse inmedi! Başka
bir dünyanın canlılarıymış gibi kendini gösterme tevessülü içerisinde olanlar geride kalıyorlar.
İnsanlar artık gerçeğin peşinde, aktöresel, dayanaksız bilgilere geçit yok. Deneysel olmalı, elleri ile
tutabilmeli ve görebilmeliler. Verdiklerinin karşılığını
alabilmeliler ki bir eğitmen de verdiğini öğrencisinde
görebilmeli, bu onun en büyük mutluluğu!
Siz deneyimlememiş, yanlışlara düşmemişseniz
aktaracak çok şeyiniz yok demektir.
İşte bu nedenle konuklarımız demiratlıyörük, Asil, Burçak ve diğerleri anlatıyor, deneyimlerini can kulağı ile dinliyoruz..
Yaşamayanın, yol gitmeyenin anlatacak bilgisi de
yoktur!