İnişlerle çıkışlarla, gülerek ağlayarak, sevinçlerle üzüntülerle bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna gelmek üzereyiz.
Bir önceki karar alma merciinin kararlarını pek de beğenmeyen yeni karar alma mercilerine aslında alıştık.
Öğrenmekten ziyade başarılı olmak amacıyla okula gelip giden nesillere de alıştık.
Yer yer kalabalık sınıflara, güzel paylaşımlara, dostane ilişkilere alıştık.
Bazı günler evlerimizde geçirdiğimizden daha uzun süreleri okullarımızda geçirdik.
Dini, milli bayramlarımızı heyecanla kutladık.
Okul bizler için bir süre sonra alışkanlık haline gelir, benimseriz. Sınıfımızın temizliğinden tutunda camlardaki perdelere varana kadar evimizdekinde neysek okulda da o olmaya başlarız.
Herkes sabah evinden çıkıp iş yerine giderken bizler okula gideriz.
Zorluklara da kolay uyum sağlarız aslında.
Bu yıl bizleri en çok etkileyen husus ise şüphesiz İbrahim Oktugan hocamızı kaybetmek oldu.
Kalem tutması gereken ellerin silah tutmaya başlaması, bazen velilerin de bu olaylara dahli gerçekten bizlerin alışmak istemediği, alışamayacağı olaylar.
Değişen müfredatlara, yeni sınav sistemlerine, eğitim- öğretim takvimlerine, uzaktan eğitimlere, online derslere ayak uydururuz ama öğretmene şiddete karşı dimdik cephe almalıyız.
Bir yıl biterken, bir çok duyguyu da arkasında bırakıyor böylece kıymetli okur.
Güzel duygular besleyen güzel duygular ile karşılık bulsun diye temenni ederim hep.
Yüzleri güldüren kişilerin de yüzleri gülmeli.
Umut kaynağı olan kişilerin de yürekleri umut ile dolmalı.
Sarıp sarmalayan koruyup kollayan kişiler de sarılıp sarmalanmalı.
Sene sonu analizlerimizden ilkini böylece noktalarken,
Herkese sağlıklı, huzurlu mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.