Sadece ekonomik kriz mi yaşıyoruz, dersiniz? Vatandaşımız, "Ekonomik kriz yaşıyor muyuz?" sorusuyla oyalanırken, hükümetin tercihlerinin bedelini ödüyoruz. Bu tercihlerde değişiklik olmadığı sürece ekonomide düzelme olması mümkün mü? - Değil!
Aldığınız kararlar sonucunda sadece bir kalemden bahsediyoruz. Merkezi bütçe borcu 2018' den 2023' e sadece beş yılda 5 trilyon tl arttı. Bu sonuç, tamamen sizin tercihiniz. Bu rakama göre birilerinin kazancı artarken halkın sırtına ağır bir ödeme yükü oluşturuldu. Bu durumu onarabilecek hiçbir değişikliğe gidilmiyor.
Dünyanın hiç bir yerinde enflasyon iş adamlarının, marketlerin mal indirimi ile düşmez. Rant ekonomisi olan betona parayı yatırırsakta enflasyon düşmez. Enflasyonun düşmesi için üretim ekonomisine fabrikalara parayı yatırması lazım. Yoksa gerisi havanda su dövmektir. Ülkece üretemediğimiz her şeyin sorumlusuyuz. Kendi kendine yetemeyen bir ülkenin durumunu dolar yakan ülke olarakta düşünebiliriz. Enflasyonla bu şekilde mi mücadele edeceğiz?
Geçim sıkıntısı yanında boncuk boncuk dertlerimiz, krizlerimiz var. Eğitim sisteminin düştüğü çıkmazı ekleyebiliriz dertler listemize. Devlet okullarının aidat olarak istedikleri ücretler bile uçuk kaçık. Eğitim hakkı ve sosyal devlete ne oldu? Aidat olayını 100 lirayla sınırlayıp "devlet vermiyorsa vatandaştan alırız" mantıksızlığı devlet memurlarını da ayrı bir değerlendirmeye itiyor. Evet, memurlar devlet işçisidir ve işveren işçisine iyi olanaklar vermekle yükümlüdür. Vermezse bunun sendikası, baskısı, grevi vardır. Ancak buna gözü kesmeyen sendikalarında "vatandaş eşekse bir semer de biz vuralım arkadaş" düşüncesi, düşene bir tekmede biz vuralımdan öteye gidemiyor. Bu durumda okul müdürleri de işin kolaycılığına kaçıp parayı vatandaştan çıkartıyor. Üstelik buna "zenginlerden alıyoruz, alacağız" kılıfı giydirince kendi sosyal adaletlerini sağlamaya çalışan Robin Hood olduklarını sanıp üste çıkmayı vazife edinmekteler.
Oysa olay "su, elektrik yok; vatandaş versin" kadar basit bir olay değil. Durum okulların eşitlik ilkesine uygun hareket edilmemesi, giderek paralı kolejlere dönmesi, bu pastadan nemalanan müdürler-öğretmenler olması ve parası olanın iyi eğitim alması, fakir olanın ise eğitimsiz kalması olayıdır. Üstelik bu mevzu artık daha fazla ödenekle bile çözülemeyecek bir soruna dönüşmekte.
Dönüştüğümüz şeyin verimsizliğini gördükçe liberal zihniyetine lanet edesim geliyor. Şizofreni, Stockholm Sendromu vs... bin türlü psikolojik soruna gömülmüş halk. Ülkece karantinaya alınıp tedavi edilsek yeridir. Krizleri aşamamak her birimizde derin psikolojik yaralar bırakacak. Mirasımız antideprasan listesi olmasın.
İyi haftalar...
Yorumlar
Kalan Karakter: