Bağışlama, sevgi, umut, anlayışla dokunmuş ve her şeyle bütün hissetme bilincine sahip olmak, insanın ruhsal gelişiminde derin bir anlama sahiptir. Hayatın karmaşıklığını anlamak, duyguları keşfetmek ve içsel bir denge kurmak için bilinçli bir çaba harcamak zorunludur. İnsanın bundan kaçışı da yoktur zaten. Öğrenmek için dünyadayız. Yaşadığımız her şey öğrenmeye, anlamaya, hissetmeye ve deneyimlemeye dair!
Hayat, duygularımızın renkleriyle dokunmuş bir tablo gibidir. İnsanlık, yüzyıllar boyunca bu renkleri keşfetmeye, anlamaya ve paylaşmaya çalışmıştır. Ancak, bu renkleri gerçekten hissetmek için, içsel bir yolculuğa çıkmalı ve her şeyle bütün olma ve hissetme bilincini derinlemesine anlamalıyız.
İlk adım, kendi duygusal manzaralarımızı görmek ve kabul etmektir. Sevgi, bu yolculuğun ışığını temsil eder. Sevgi, tüm duyguların kaynağıdır ve bizi bu zorlu tekamül yolculuğunda sürekli olarak besler. Kendi içinde sevgiyi bulabilen bir ruh, başkalarının da bu ışığı görmesine yardım etmek ister. Sevgi, birbirimize destek olmamızı, anlamamızı ve birlikte büyümemizi sağlayan en temel içsel kaynağımız ve ilk öğrenmemiz gereken ana duygudur. Her şey sevgiyle başlar ve büyür. Son noktada ise yine kaynağa yani sevgiye döneriz. Her şeyin yine kaynağa dönmesi evrensel bir yasadır zaten!
Bağışlama, bu içsel yolculuğun bir diğer önemli durağıdır. Kendimize ve başkalarına yapılan hataları affetmek, duygusal özgürlüğün kapılarını açar hayatlarımızda. Bağışlamak, geçmişi serbest bırakma ve şu anın tadını çıkarma gücünü taşır. Bu süreçte, kendi içimizdeki karanlık köşeleri aydınlatma cesareti buluruz ve kendimiz için yeni bir başlangıç yapmış oluruz.
Umut, bütünlük bilincimizi yönlendiren bir diğer güçtür. Geleceğe dair umut, bize güç ve motivasyon verir. Umut bittiğinde yaşama sevincimiz ve ruhsal anlamda yaşamımız da biter aslında. Beden olarak yaşama devam etsekte asıl yaşam ruhsal anlamda, içsel olarak bir yaşamdır. Her yeni umut ise yeniden doğuş gibi gibi filizlenir içimizde ve yeniden başlamak yeni bir hayat gibidir. Bedene ruhun tekrar gelişidir adeta umudun içimizde yükselişi.
Anlayış, duygularımızın dilini çözmemize yardımcı olur. Kendimize ve başkalarına karşı anlayışlı olmak, empati kurabilmek, birlikte yaşadığımız dünyanın karmaşıklığını daha iyi anlamamıza olanak tanır. Anlayış, kendi içsel yolculuğumuzda derinleşmemize ve daha berrak bir bakış açısı geliştirmemize katkı sağlar. Empati yeteneğimizi geliştirerek diğer “ben”lerimizi anlamamız bütün olabilme noktasında çok önemli bir aşamadır.
Bu içsel yolculuk, bir ömür boyu devam eden bir keşif sürecidir. Duygularımızın karmaşıklığıyla yüzleşmek, içsel bir denge kurmak ve sevgi, bağışlama, umut ve anlayışın rehberliğinde derin bir bütünlük bilinci oluşturabilmek, ruhsal bir zenginlik ve huzurun anahtarıdır. Her duygu, her insan, her olay bir öğretmendir ve yaşanın ana yasalarını anlamak, kendimizle, diğerleriyle ve evrenle daha derin bir bağ kurmamıza olanak tanır. İçsel yolculuğumuzda bu duygusal manzaranın tüm renklerini keşfetmek, yaşamı ve dolayısıyla da kendimizi anlamak çok değerli ve aynı zamanda zorunludur.
O halde yaşamak ve öğrenmek zorunlu ve kaçamayacağımız bir süreç ise bunu keyifle ve macera gibi yaşamak en güzel seçimimiz olacaktır. İşe kendimizden, merkezden başlayalım. Kendimizi anlayıp sevebildiğimizde gerisi kendiliğinden gelecektir zaten… Yaşam güzeldir!
Sevgilerimle…
Emel Uğur Kırıcı