Hava bir kaç gündür kapalı. Aslında kararsız. Hava şartlarının şehrin insanına yansıdığı söylenir bilakis rüzgarın. Doğru olabilir. Ne de olsa insan yaşadığı yere benzer. Geçtiğimiz günlerde bir sanat fuarı vesilesiyle İzmir’deydim. Orası da rüzgarlıydı ama kuytulardaki güneş insanı buldu mu pişiriyordu. Mevsim daha erken olmasına rağmen üstelik. Zaten ben de tam İzmir mevsimidir diye gitmiştim. Eskilerden hatırlanan özel şeyler pişiren fırınları sorup aramalar, sonrasında hiç hesapta olmayan önünde kuyruk olan bir yerden kumru ve gevrek almalar filan derken bir günün nasıl geçtiğini anlamadık. Özellikle bir şey yapmadan insanı kendisine getiren o hayran olunacak esnaflardan İzmir de de var. Tire köftesi yemeğe gittiğimiz o sıradan hatta izbe denilebilecek yere bizi getiren Ali usta bunlardan biri. Agora (Antik yunanda bir çeşit toplanma alanı) diye bilinen eski antik yapı yakınlarında bulduk orayı. Arabalar trafik filan sanayi caddesini andırıyordu. Özellikle aramasam katiyen geleceğim bir yer değil. Sonra Kızlarağası hanı... gitmesek olmaz. Mutlaka kahve de içilmeli. Üst katlarda bir yere oturup hanın orta alanını izleyeceğiniz bir yer bulursanız en makbulü. Nostalji peşindeyseniz, özel bir deneyim yaşamak istiyorsanız böyle yerlere gelirsiniz. Gelirsiniz gelmesine de artık turistik olmuş, keşmekeşliğin hakim olduğu, esnafların mutedil vakur tavrının gidip yerine fırsatçılığın geldiği yerlerde aradığınızı bulmanız zor. İnsan her zaman hikaye peşindedir. Çoğu hikayeyi de içimizde, sırça köşkümüzde yaşarız. Eskiden bildiğimizi olduğu gibi bulamayınca da hayal kırıklığı kaçınılmaz. Halbuki zaman farklı. Her şey hızla ruhunu kaybediyor. Yapay zeka, makina öğrenmesi filan derken belki de sırf bu yüzden bir kerte de yeter arık diye bilen insanlık kendisine, doğasına, özel hasletlerine dönebilir belki ne dersiniz?
Deniz karardı önce. Neyse ki temiz sayılır. Neydi o yıllar önceki körfez kokusu. Tevellüdü yetmeyenler bilmez. Otobüsteyken İzmir’e geldiğimizi hatırlardık o dayanılmaz kokudan. Günümüzde ondan eser kalmadı. Güzel bahçe, Gümüldür derken ferahladık biraz. Aklımda sahil şeridinden Kuşadası’na giderken yanı başımızda akşam vakti ters ışıkla menevişlenen deniz kaldı. Ve üstünde koyu lekeler halinde duran tekneler.
İnsan yaşadığı yer mi benzer yoksa zorunlu olarak mı uyum sağlar. Yoksa yaşanılan yer mi insanları kendisine mi benzetir bilinmez. Ama tüm bu ihtimalleri düşünüp ona göre bir yerde yaşamalı. Hoşça kalın