Hayatta her zaman istediğimiz gibi gitmez her şey. Planlarımız aksar, engellerle karşılaşırız ve kontrolümüz dışında gelişen olaylar karşısında çaresiz kalabiliriz. Teslimiyet yasası ise evrenin akışına uyum sağlamayı ve kontrolümüz dışında olan şeyleri kabul etmeyi öğretir bizlere. Bu, pes etmek veya direnmeyi bırakmak anlamına gelmez. Aksine, duruma karşı bilinçli bir farkındalık geliştirmeyi ve enerjimizi daha verimli yönlere kanalize etmek demektir.
Teslimiyet yasasına somut bir örnek vermek gerekirse… Yüzme bilmeyen birisinin denize düştüğünde paniklemesi ve çırpınması bir direnç göstergesidir ve bunu da refleks olarak yapacaktır. Ancak sakin kalıp suyun onu kaldıracağını hatırlarsa ve kendini suya teslim ederse yavaş yavaş su onu yukarı kaldıracaktır. Teslimiyet böyle bir şeydir. Hayata direnmek yerine Allah ve yarattığı sisteme güvenerek kendini hayatın akışına bırakabilme halidir aslında…
Teslimiyet yasasına uyumlandığımızda neler olur?
Direnmek ve kontrol etmeye çalışmak, strese ve kaygıya yol açar. Teslim olmak ise bu duygulardan kurtulmamızı ve daha huzurlu bir zihin halini bulmamızı sağlar.
Akışa kapıldığımızda, zihnimiz rahatlar ve yeni fikirlere açık hale gelir. Bu da yaratıcılığımızın ve ilhamımızın artmasına yardımcı olur.
Hayatın zorluklarıyla karşı karşıya kaldığımızda, teslim olmak bizim daha güçlü ve dayanıklı olmamızı sağlar. Direnmek yerine kabullenmek, zorlukları aşmamıza ve daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemize yardımcı olur.
Teslim olmak, hatalarımızdan ders almamızı ve kendimizi geliştirmemizi sağlar. Direnmek ve hatalarımıza takılıp kalmak ise bizi geçmişte tutar ve ilerlememizi engeller.
Teslimiyet yasasına nasıl uyum sağlarız?
Teslimiyet haline ulaşmak kolay değildir. Özellikle kontrolü bırakmaya ve her şeyin olması gerektiği gibi olacağına inanmaya alışkın olmayanlar için zorlayıcı olabilir. Ancak, teslimiyet için yapabileceğimiz bazı şeyler vardır:
İlk adım, direnç ve mücadele duygularımızın farkında olmaktır.
İkinci adım, her şeyin olması gerektiği gibi olacağını kabul etmektir ve hayata güvenmek.
Üçüncü adım, sahip olduğumuz her şeye minnettar olmak ve hayatımızdaki güzel şeylere odaklanmaktır.
Dördüncü adım, kontrolü gönüllü olarak bırakmak ve olayların doğal akışına güvenmektir.
Teslimiyet, bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Bu yolculukta inişler ve çıkışlar elbette olacaktır, ancak çaba göstermeye değer. Teslim olduğumuzda, daha huzurlu, daha mutlu ve daha tatmin edici bir yaşam süreriz ve hayata güvenmenin de mükafatını alırız. Kısacası direnmek yerine kabullenmeyi öğrendiğimizde ve akışa uyum sağladığımızda, hayatımızdaki güzellikleri daha net görebilir ve daha huzurlu bir zihin haline ulaşabiliriz.
Emel Uğur Kırıcı