Ceza yargılamasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında en etkili yol, adil yargılanma hakkı çerçevesinde güvenilir ve gerçek delillerin elde edilmesidir. Bu anlamda, tanık beyanı yargılamadaki en önemli delillerden biridir. Yargıtay kararlarında yalan tanıklık suçunun faili için soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki olayın taraflarından olmaması şartını aramaktadır. Ayrıca Anayasa m.38.de “hiç kimse kendisi ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz” hükmü gereği kişilere kanunda sayılan yakınları hakkında tanıklıktan ve yeminden çekinme hakkı da tanınmıştır. Ayrıca CMK 52. maddesi gereğiyle tanıkların ayrı ayrı ve yanlarında diğer tanıklar olmaksızın dinlenilmesi gerekmektedir.
SORU 1: Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası Nedir?
TCK’nın 272. maddesinde; “(1) Yalan tanıklık: Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin göz altına alınması veya tutuklanması hâlinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. (6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. (8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Şeklinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında suçun temel şekli düzenlenmiş iken, devam eden fıkralarda nitelikli halleri yer almıştır.
SORU 2: Tanığın Hangi ve Nerede Verdiği Beyanları Yalan Tanıklık Suçu Kapsamında Değerlendirilmelidir?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında, tanığın gerçeğe aykırı her beyanı yalan tanıklık suçunu oluşturmayacaktır denilmiştir. Yani tanığın doğru sandığı açıklamaların objektif olarak gerçek dışı olması bu suçun oluşması için yeterli değildir. Tanığın bilinçli olarak gerçekten ayrılması gerekmektedir. Bu nedenle tanık, algıladığı olayı tamamen algıladığı biçimde samimiyetle anlatması halinde yalan tanıklıktan bahsedilmemelidir. Yalan, gerçeğin kasten değiştirilmesi olup, yanılarak, ihmal ederek veya bilmeyerek söylenen sözlerde suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir. Ayrıca Yargıtay son yıllarda kararlarında kolluk görevlilerinin tanık dinleyemeyeceğini ve kollukta müşteki olarak ifade verilmesi halinde de yalan tanıklık suçunun oluşmayacağını belirtmektedir. Yani kollukta verilen gerçeğe aykırı beyanların yalan tanıklık suçunu oluşturmayacaktır.
Av. Ezgi ENGİN