Aralık da ne yapılır kıymetli okur? Parası çok olan kayak sporu icra edebilir mesela, yahut turistik doğu ekspresine bilet alır ya da yılbaşı için bir plan yapar öyle değil mi? Parası az olan zaten evinde oturur, iki kilo mandalinayı bir leğen patlamış mısıra katık eder geceleri, gündüzleri mümkün mertebe dışarı çıkmaz, işi varsa hemen görüp gelir.
Kadın milleti akşam oturmalarını sıklaştırır, azcık dedikoduyla sohbeti harmanlar, gelinlik kızlar konu komşunun gazıyla çeyizlik oyalarına tığı batırıp dururlar ki sormayın gitsin.
Adam milleti kahveye biraz daha erken çıkar, akşam ezandan önce kahvecinin külünü çekip yeni odun, kömür attığı sobanın başına ilk evvela üşüşürler kahve kalabalıklaşınca her biri ekseri dörderli olacak şekilde masalara dağılırlar. Çayına, çorbasına, verirler papazı alırlar kızı… Sahi birde şimdi kahvelerde çekirdek modası meşhur olmuş. Koca koca adamlar masanın üstüne bir gazete serip avuç avuç çekirdek dişlerlermiş. Ara ara da birbirlerini dürtüp ‘’Yahu şu merete bir elini sürmeye gör, bitene kadar kalkamıyorsun başından,’’ diye birbirlerine dert yanarlarmış, peh… Üstelik gazetenin böyle bir amaca hizmet ettirilmesi de pek hoş değil, haksız mıyım kıymetli okur?
En büyük tartışma ise çayın fiyatında yaşanırmış, beş liraya kadar çatlak sesler çıksa da ortalık karışmamış ama kahveci çaya altı lira demeye çekinirmiş. ‘’Kendileri marketten bir kilo çay alırken türlü laf cambazlığı yaparlar da sanki ben çayı kendi bahçemden toplayıp demlerim, safi boş lakırdı,’’ diye dert yanarmış.
Gördünüz mü zenginin yapıp ettiklerini anlatmak ne kadar kısa sürerken, fakirin maceraları hiç bitiyor mu? Fakirin derdi de bitmez neşesi de.
Fakat şimdilerde Aralık ayının modası da değişmiş. Bir kere yılın enlerini seçen heyet yada heyetler oluşturmuşlar. Yılın en iyi gazetecisi, en iyi dizi oyuncusu (erkeği ayrı kadını ayrı), en iyi şarkıcısı, en iyi çıkış yapanı, sesi en gür çıkanı, sabah programı dedin mi hemen akla geleni… Ödülünü alanlar pek mutlu alamayanlar da öfkeli…
Bir de yılın muhasebesini yapanlar var. Ne yaşamışız biz dercesine okuyorsunuz kimi satırları. Bazıları dikkatimi çekmiyor değil, okunası bulduklarım var.
Ama bu muhasebeyi sadece yıl sonunda yapmak kâfi değildir. Yeri gelirse her gün durmalı, düşünmeli, ben ne yaptım diye sorgulamalı insan vesselam…
Eğer bu satırları okuyorsanız, muhtemelen Aralık henüz çok uzaklaşmamıştır. Bir muhasebe de siz yapın olmaz mı?
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla…