Şimdi önüne bir kâğıt al, ya da bir yazı programı aç ekranına. Bir imge düşün, senin zihnini çokça kurcalayan, hayal ettiğin, orasından burasından çekiştirdiğin bir kelime seç.
O kelimeyi yaz, sonra istersen kendince tanımla, mesela de ki; Yorgunluk: Bir varlığın tükenmesidir…
Sonra bu tanımı açıkla biraz irdele, ‘’İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın, sınırları olan bir varlıktır…’’’
Sonra bir soru sor istersen ‘’Sınırsız güç ve imkânlara sahip olmak için süper kahraman olmak gerekmez mi sizce de?’’ Diye bağlamı genişlet. Dilersen kendi sorduğun soruya cevap ver ‘’Bence kesinlikle öyle, insan gücü nispetince var olduğu bir dünyada, var olduğu sürece mevcut sınırlılıklarıyla mücadeleyle ömür tüketen bir varlıktır,’’ şeklinde sorduğun soruya cevabını da ilave et ya da soruyu cevapsız bırak. Belirlediğimiz konuyla, imgeyle, kelimeyle ilgili girişimizi yaptıktan sonra bu konuda biraz daha derinlemesine konuşma imkânı elde etmiş oluruz. Örneğin, ‘’Bu sınırlılıklar o kadar farklı formlarda kendini gösterir ki hiç ummadığınız anda hiç ummadığınız şekilde çıkıverir karşınıza, sadece ekonomik sıkıntılardan bahsetmiyorum tabi ki insan hiç tahayyül etmediği şekilde çaresiz kalmaya elverişli bir varlıktır,’’ deyip tanımımızı genişlettikten sonra örnekler verip anlatımımızı zenginleştirebiliriz. ‘’Çok varlıklı da olsa gece yarısı iletişim imkânlarının olmadığı bir mevkide aracının yakıtı biten bir adam en yakın benzin istasyonuna yürümeye mecburdur. Aynı anda birden fazla iş yapan insan ikisini de ne kadar iyi yaparsa yapsın yorulur. Yetişmesi gereken bir iş, bir organizasyon, bir ürün yetiştirmek zorunda olan için stres kaynağı olur. Zor durumdaysa biri, yorulmuşsa ve çökmüşse dizlerinin üstüne anlaşılmamak çok daha ağır bir yük olarak iner omuzlarının üstüne, bu sınırlılıklar bazen para, bazen zaman, bazen hayatın doğal akışı, bazen de ikili insan ilişkileri olarak çıkar insanın karşısına,’’ diyerek örneklerle işlediğimiz konuyu daha derinlerde düşünceler oluşturabilecek bir noktaya getiririz. Konuyu toparlama zamanı geldi sanki, konuyu kendi fikirlerimizi de işin içine katarak toplumsal bir bakış açısıyla ‘’Yorulmak mesele değil esasen, asıl mesele dinlenememek. Dinlenecek bir kuytu köşen varsa yorulmak bile keyifli gelebilir insana, bir söz ile de dinlenebilir insan bir bakışla da. Tükendiği yerden yeniden başlar, güçlenir, daha sağlam basar ayaklarının üzerine. O zaman yorgunluk bile güzeldir. Birbirini anlayan insanlar birbirini anlayan toplumlar daha az yorulurlar, işler daha kolay hallolur vesselam…’’ diyerek konuyu noktalayabiliriz. Bu hafta farklı bir tarzla yazdık çizdik kıymetli okur. Bilenleriniz vardır yeni bir uygulama ile yazılı anlatım, sözlü anlatım da değerlendiriliyor artık. Bazı öğrencilerim bu konularda o kadar zorlanıyorlar ki sormayın gitsin. Gerçi siz sormasanız da ben yine anlatırım ama o da başka bir zaman…
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim,
Kalın sağlıcakla