Yazdığım yazıları, tuttuğum köşeleri okuyanlar takip edenler bendeki nostalji sevdasını, geçmişe özlemi bilir. Bir köy kahvesi kokusunu, samimi dostlukların havasını, bağlılığı, ahde vefanın iklimini hisseder, yani umarım hisseder ki öyle olsun diye yazıyorum.
Belki birinin aklına gelmiştir, belki düşünmüştür, bu adamın başkaca işi gücü yok mudur demiştir, gelin onu da anlatayım.
Eskiler çok mu iyiydi, eski insanlar çok mu dört dörtlüktü? Tabi ki hayır, her devrin iyisi kötüsü olduğu gibi her adamın da pek ala iyisi kötüsü olur, öyle değil mi?
Olur ya bal gibi olur, ama kötü dediysek şimdinin kötüsü eskinin kötüsüne pabucunu ters giydirmez mi giydirir vallahi.
Eskinin kötüsü bile duracağı yeri bilmez miydi kıymetli okur? Birbirine türlü laf dalaşında bulunurda ama sakın ha anaya bacıya sövülmez demez miydi? Şimdi ağza alınmayacak türlü laflar dillere pelesenk olmuş…
Eskinin kötüsü bile mert değil miydi? Fenalık yapacak olsa dahi ulu orta yapmaz mıydı? Şimdinin iyisi bile arkadan iş çevirir olmuş.
Velhasıl gizli kapaklı yapılan planlar ulu orta vuku bulur olmuş şimdilerde. Üç kişi bir araya gelince kendini kabile sanmış, üç ışığı yan yana gelen köyün kendini şehir sandığı gibi.
Ama yapmasanız? Zor mu olur, bu ruhunuza mı işlemiş, başka türlüsünü bilmez misiniz? Peki, siz de haklısınız...
Ama birine fenalık yapacağınız zaman onun yanlışlarını ve hatalarını bir kenara bırakıp, bir evlat olduğunu, belki bir ana belki bir baba olduğunu, belki bir ağabey belki bir abla olduğunu, belki bir kardeş olduğunu unutmayın olur mu?
Şimdi bırakın benim eski çamlarım bardak olsun, bırakın benim bitpazarlarıma nurlar yağsın. Haydi selametle...
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim,
Kalın sağlıcakla…