Mustafa Kemal’in Sofya’daki yılları, yalnızca diplomatik yetenekleriyle değil, aynı zamanda kültürel derinliği, etkileyici duruşu ve kendine olan güveniyle çevresinde bıraktığı izlenimlerle de hatırlanır.
1913 yılında henüz 30’lu yaşlarının başında iken Sofya'ya askerî ataşe olarak atanmış, burada geçirdiği süre boyunca batı kültürünü yakından gözlemleme fırsatı bulmuştu. Sofya'nın baloları, zarif akşam yemekleri ve sanatla iç içe sosyal ortamları, onun disiplinli askeri kimliğinin yanında ne kadar ince zevklere sahip bir insan olduğunu da ortaya koyuyordu.
Atatürk’ün Sofya’da bir aşk yaşadığına dair anlatılar, onun duygusal dünyasının da bir parçasını bizlere fısıldar. Kimi anlatımlara göre bu aşk imkansızdı çünkü güzeller güzeli Dimitrina, General Stilyan Kovaçev’in kızıydı.
Hayranlığa dayanan derin duygularının hiçbir zaman birlikteliğe dönüşmeyeceğini bile bile Mustafa Kemal, Dimitrina’ya evlenme teklif etmişti. Dimitrina, zarafeti ve eğitimiyle Sofya sosyetesinin gözdesiydi ama onunda gözünde ve kalbinde keskin bakışlı diplomat Mustafa Kemal yatıyordu.
Mustafa Kemal, her zaman olduğu gibi şık giyimi, keskin zekâsı ve entelektüel sohbetleriyle dikkat çekerken, karşısındaki kadının bakışlarında kendine olan güveni ve karizmasının yankısını görebiliyordu.
Sofya’daki balolar onun hem diplomatik kimliğini güçlendirdiği hem de sosyal hayatın inceliklerini keşfettiği ortamlardı. Bu şehirde Fransızca ve Almanca konuşarak yüksek sosyete içinde rahatça varlık gösterebiliyordu.
Dans ederken zarafetiyle, konuşurken keskin ve düşündürücü sözleriyle fark yaratıyordu. Entelektüel derinliği ve sanata olan ilgisi, yalnızca diplomatlar arasında değil, dönemin sanatçıları ve edebiyatçıları arasında da kendine yer bulmasını sağlamıştı.
Ancak, onun aşkı büyük ihtimalle imkânsızdı.
Türk ve Bulgar toplumlarının arasındaki tarihi gerilim, onun bir Bulgar soylusuyla derin bir ilişki yaşamasını zorlaştırıyordu. Ayrıca, Mustafa Kemal’in aklında ve kalbinde her zaman vatanı vardı. Bu yüzden, duygularını büyük bir disiplinle kontrol etmeyi ve aşkını içinde taşımayı seçti.
Sofya'dan ayrıldığında, ardında iz bırakan yalnızca diplomatik başarıları değil, belki de bir daha yaşanamayacak bir aşk hikâyesiydi.
Yıllar geçti…
Savaş meydanlarında zaferler kazandı.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak tarihe adını altın harflerle yazdırdı; fakat, Sofya’da bıraktığı o iz, onun kalbinde hep bir gölge gibi kaldı. Savaşın en çetin günlerinde bile bu genç kadını hatırlamaktan kendini alıkoyamıyor, onu hep derin bir özlemle anıyordu.
Bu aşk belki tamamlanmadı, belki hiçbir zaman bir kavuşma hikâyesine dönüşmedi ama Mustafa Kemal’in hatıralarında hep taze kaldı.
Atatürk’ün Sofya yılları, onun yalnızca bir asker ve diplomat olmadığını, aynı zamanda incelikli bir ruh, zarif bir beyefendi ve etkileyici bir karakter olduğunu da gösterir. Giyiminden bakışlarına, kelimelerinden duruşuna kadar her detay, onun her ortamda doğal bir lider olduğunu kanıtlıyordu. Adeta kalabalıklar arasında bir yıldız gibi parlıyordu ve bunu Dimitrina görüyordu.
Bunun en belirgin hali, Çanakkale savaşından çıktıktan sonra rahatsız olmasına rağmen ilk gittiği yer Sofya olmuştur. Atatürk, Dimitrina’yı hiç unutmamıştı. Sofya’daki eski dostlarının davetini kıramamış olsa da asıl görmek istediği, özlediği Dimitrina’ydı.
Mustafa Kemal’in Sofya'da bıraktığı hatıralar, aşkı ve romantizmi içinde barındıran bir diplomasi sanatının zarif izlerini taşır.
Atatürk’ün Sofya yıllarındaki aşkı, onun duygusal dünyasını ve insani yönünü anlamamıza yardımcı olan önemli bir detaydır. Bu romantik hikâye, tarih sayfalarında bir dipnot gibi kalsa da, onun duygusal derinliğini ve insani yanını gözler önüne serer.
Sofya’da yaşadığı aşkın ardından Çanakkale cephesinde dünyaya kafa tutmuş, aşkının ıstırabını içinde yaşarken vatan sevgisini her zaman göstere göstere yaşamayı seçmiş yüzyılın dahi lideridir Mustafa Kemal Atatürk.
Beni okuduğunuz için çok teşekkür ederim; kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. İskoçya’nın soğuk havasında her bir mesajınız içimi ısıtıyor. Binlerce teşekkürler.
Gelecek yazımda size Dimitrina’yı anlatacağım.
Sevgiyle, muhabbetle kalın. Her zaman şansınız bol olsun.