Memleketin her köşesinden haber var. Giden kaçarak gidiyor, gelen de koşarak geliyor. Peki bu ne anlama geliyor?
Taraftar olup siyasi adımlar atmak toplumumuzu dibe çekiyor. Bunun farkına vardığımızda stratejik seçimler yapabiliyoruz. Kimse boş tencereye oy vermez. Tarihte böyle söylüyor. Bugün seçilen kişi ya da partinin yön vericisi de her zaman vatandaş olacaktır. Yani çalışmalarınızı yaşadığımız coğrafyaya uygun olarak hayata geçirin. Halka yatırım yaparsanız karşılığını alırsınız. Kulaklarınızı ve kalbinizi makamınızdan ayrı düşünmemize müsaade etmeyiniz.
Seçim süreci umutlu aynı zamanda da yıpratıcı sonuçlar doğurabiliyor. Seçilmeyen kişi ve ekibi mesela Ayvacık' ın bir köyünde vatandaşın evine gelen suyunu azaltıyor. Seçilememesinin cezasını, aklınca seçmene mal ediyor. Kendini neden sorgulamıyor? Demek ki muhtarlık maaşıyla geçiniyormuş, işsiz kalmış.
Geçmişte olan olmuş. Şimdi "Mazbatalar, mühürler alındıysa artık işe koyulabiliriz." denilerek yapılan plan ve programın halk lehine hayata geçirilmesi gerekiyor. Şehir merkezinden köylere kadar yapılacak çok iş var.
Her belediyenin, her muhtarlığın kendi gelir kaynakları var. Tasarruflu şekilde idare edilirlerse halkın hakkı halkta kalır.
Diğer yandan dağlarımız adeta talan edilmeye devam ediyor. Şirketlerin kullanımına açılan tarım alanları için yapılacak bir şeyler yok mu? Üç kuruşa geleceğimizi talan etmeye devam mı edecekler? Bu noktada önce muhtarlara iş düşüyor. Doğup büyüdükleri köy topraklarının ne hale geldiklerini elbette görüyorlar. Bu kötü kaderi değiştire de bilirler. Talan edilen köylere eksiğinizi tamamlayalım, yardım edelim diyerek iyi gözükmeye çalışıyorlar. Umalım da yapılan kötülüğün farkına geç olmadan varalım.
İyi haftalar. İyi bayramlar.