Şehrimizde çoğalan rüzgar türbinlerini uzaktan da olsa görmeyen kaldı mı, bilemiyorum. Belirgin olan ise bu türbinleri hep dağlarda tepelerde görmeye alışık oluşumuzdur. RES' e yatırım yapan sermayedarlar rüzgarın en yoğun olduğu yerleri seçer. Bunlar da dağlar ve tepelerdir. Gözden kaçan şey ise dağlar ve tepeler aynı zamanda sahip oldukları eğim nedeniyle insanın talanından kaçan yegane doğal kalelerdir. Çoğunlukla da ormanla kaplıdır. RES’ ler orman alanları üzerinde on binlerce ağaç kesilerek, oradaki habitat bozup, yok edilerek inşa edilmek zorunda kalıyor. Bu enerji santralleri, iklim değişimine karşı alternatif enerji kaynağı olarak ortaya çıktı. Bilindiği gibi küresel ısınmanın temel nedeni, enerji üretiminde kullandığımız fosil (kömür, petrol, doğalgaz) yakıtların havadaki karbondioksit oranın sürekli arttırmasıdır. Okyanus ve denizlerden sonra bilinen en büyük karbon yutağı ise ormanlardır. Bizlere okullarda öğretilen neydi? - Ağaçlar ve bitkiler fotosentez yoluyla havadan aldıkları karbondioksitteki karbonu bünyelerine katar, oksijeni havaya vererek gelişirler. Ağaç ve bitkiler böylelikle havadaki karbondioksiti filtre eder, insan ve birçok canlı için temel yaşam hazinesi oksijene çevirirler. Fotosentez, bitkilerin büyümek için yaptıkları sürekli bir eylemdir. Yaprak dökmeyen ağaç ve çalılar, kış aylarında da fotosentez yapmayı sürdürür. Çam ağaçlarının önemini de bu noktada düşünmemiz gerekiyor.
Küresel ısınmaya karşı çözüm diye bulduğumuz RES’ ler, varlığıyla küresel ısınmayı zaten azaltma potansiyeline sahip ormanlar üzerine kurulduğunda ciddi bir ikilem ortaya çıkarıyor. Bu durum, RES’ lerin küresel ısınmaya karşı yaratacağı olumlu etkiyi yok ediyor. Peki, bu olumsuz duruma sebep olan santraller neden hala orman üzerine kurulmaya devam ediliyor?
Bir sonraki aşaması ise, üretilen elektriğin taşınması için yüksek gerilim hatları inşa edilmesi. Bu da ormanda yüksek gerilim hatları için 25-50 metre eninde kilometrelerce uzunluğunda yeni yollar açılacağı ve on binlerce ağacın daha kesileceği anlamına geliyor.
Kuş göç yolları hiç düşünülmüyor. Gece çıkardıkları sesle yolunu bulan, yedikleri böceklerle çiftçinin dostu yarasalar, RES türbinlerin hareketli kanatlarını fark etmeyip çok sayıda yarasa ölümüne neden olduğu bilinmekte iken bunların hiçbiri önemsenmiyor. Yani, RES türbinleri orman içine yapılırken ormana vereceği zararlar gerçekçi biçimde araştırılmıyor. Orman yalnızca ağaçlardan da oluşmuyor. İçindeki hayvanlar, kuşlar, böcekler ve hatta mikroorganizmalarıyla ormanı bütün bir varlık olarak düşünebiliriz. Bu nedenle ormana yapılan müdahaleler yalnızca ağaçları değil buradaki bütün canları yok eder.
Diğer yandan alternatif görünümde rüzgar türbinleri geliştiriliyor. Belki ileride bir gün doğaya daha az zarar veren rüzgar türbinleri geliştirilecektir. Ancak bilinmelidir ki, bu türbinlerin doğal alanlara vereceği zararı tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.
İyi haftalar.