Bu yazacak olduklarım tasavvuf yazarı Muharrem Karabay’ın kaleme aldığı, Aşk-ı Üveysi 3 kitabından alıntıdır. Yazarın, Kuran-ı Kerim’de geçen Rum suresi dikkatini çekiyor ve Rabbimizin öğretilerini kitabında paylaşıyor.
“Kur'an-ı Kerim indirilmeye başlandığı zamanlarda Anadolu Rumların, Bizans'lıların diğer bir deyişle Doğu Roma İmparatorluğu'nun elindeydi. Onun için Kur'an-ı Kerim indirilmeye başlandığında Anadolu'ya Rum Ülkesi denmekteydi. Unutmayalım ki Hz. Mevlana'nın isminin sonunda da Rumi lakabı vardır. Asıl olan üzerinde yaşayanlar değil, yaşanan topraktır. Batında bu topraklara Müslümanların egemen olacağı ve İslam'ın buradan idare ve korumasının gerçekleşeceği anlatılmıştır. Hem de yüzlerce yıl önce Hristiyanların yenileceğini, bu toprakların Müslümanların eline geçeceğini anlatmaktadır. Şanlı Peygamberimiz (sav) ise bunun mutlaka gerçekleşeceğini, Hristiyanların başkentinin de ele geçirileceğini yüzyıllar öncesinden müjdelemiştir. “Konstantinopolis (yani İstanbul) mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. Onu fetheden asker ne güzel askerdir.” diye hadisi vardır. Bu arada dipnot olarak belirteyim ki, Mehmet ismi Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek isminin edepten ötürü Türkçeleştirilmiş ismidir. Yukarıdaki hadisin yaşamımıza sokulması sonunda, İstanbul'un fethini gerçekleştiren ordunun devamı olması yüzünden askerlerimize Mehmetçik diğer deyişle, “Muhammed'in askerleri” ismi verilmiştir. Rabbimiz Rahman Suresi 17. ayetinde “Ben iki doğunun, iki batının Allah'ıyım.” Buyurmakta. O iki batıdan birisi Efes, diğeri İstanbul'dur. Efes’tir çünkü çok Tanrı’ya inanan, tapan kavimler içerisinde gerçek Hristiyanlık, Tevhide dayalı Hristiyanlık Efes'te hiç zulüm görmeden Hz. Meryem Annemiz ve Hz. Yahya as. tarafından yayılmıştır. Aynı zamanda kadınlarda Ahsen-i Takvim’de yaratılan Kur'an-ı Kerim'de adına sure indirilen tek insan, peygamber annesi Hz. Meryem Annemiz Efes’te yatmaktadır. İki batının biri İstanbul'dur. İslam yüzlerce yıl buradan idare edildi ve Müslümanlar burada korundu. Ayrıca Peygamber Efendimiz (sav), İstanbul haricinde bir şehir hakkında açıkça bir bilgi vermemiştir.
İstanbul'un fethi ile ilgili bu hadisi hepimizi bilmekteyiz. Bilinmeyeni ise Şanlı Peygamberimiz (sav) Miraç'a çıkarken İstanbul üzerinden geçmiştir. O günkü İstanbul’u ve gelecekteki İstanbul'u görmüş ve İstanbul için “Belde-i Tayyibe” demiştir. Güzel şehir anlamındadır. Belde-i Tayyibe'nin ebced hesabı, 857'dir. II. Murat İstanbul'u fethetmek için Hacı Bayram Veli'den himmet istediğinde, gülerek o koca Veli, “İstanbul mutlaka fethedilecektir ama senin tarafından değil.” Beşikte yatan, adını sonradan Fatih Sultan Mehmet olarak alacak olan II. Mehmet'i göstererek “İstanbul'un fethi bu bebekle, bu köseye aittir.” diyerek Akşemsettin'i işaret etmiştir.
Rum Suresi’nin isminin verilmesinin önemini dündeki haliyle anlattık. Bu anlatım ise Kur'an-ı Kerim'de anlatıldığı gibi iki batının açıklaması olarak batında, bugün ve yarınlar için 2. Asr-ı Saadet’in o günkü ismi ile Rum ülkesinden yani İstanbul’dan gerçekleşeceği müjdesi vardır. O güzel günler için şafak yaklaşmaktadır. 2. Asr-ı Saadet’i yaşamaya inşallah az kaldı. Dünde silah ile İslam’ı yayanlar, bugünde sevgiyle, silahsız olarak dünyaya yayacak olan siz kardeşlerimiz selamlarımız ve dualarımız sizlerin üzerinde daim olsun inşallah.”