Türk hukukunda çevreye karşı işlenen suçlar, ilk defa 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’nda hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımı ile hüküm altına alınmıştır.
1-Çevrenin Kasten Kirletilmesi Suçu
TCK’nın 181. maddesinde “İlgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza iki katı kadar artırılır. (4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili olarak işlenmesi hâlinde, beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (5) Bu maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur‟ şeklinde düzenlenmiştir.
Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilmekte ve bu suça teşebbüs ve iştirak mümkündür. Bu suçlar topluma karşı suçlar olduğundan suçun mağduru “toplum” kabul edilmiştir. Bu suçun oluşumu bakımından Atık veya artıkların mutlaka çevreye zarar vermiş olması aranmaksızın çevresel değerlerin tehlikeye atılmış olması yeterlidir.
Çevrenin kasten kirletilmesi suçu için verilecek ceza eğer kısa süreli bir hapis cezası olur ise bu cezanın infazı yerine adli para cezası, eski hale iade, kamuya yararlı bir işte çalıştırılma vb. seçenek yaptırımların uygulanabilmesi mümkündür. Hükmedilen somut cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis cezası olması durumunda bu cezalar ertelenebilir. Suçun cezasının üst sınırı bir yıldan az olmadığından cumhuriyet savcısının kamu davası açmak konusunda takdir yetkisi bulunmamaktadır.
2-Çevrenin Taksirle Kirletilmesi Suçu
TCK’nın 182. Maddesinde “Çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya verilmesine taksirle neden olan kişi, adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu atık veya artıkların, toprakta, suda veya havada kalıcı etki bırakması hâlinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. İnsan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıkların toprağa, suya veya havaya taksirle verilmesine neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır‟ şeklinde düzenlenmiştir.
Bu suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için failin bu fiilleri dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak işlemiş olması gerekir. Gerekli dikkat ve özen gösterildiğinde atık veya artık maddenin tehlikeliliği öngörülebilecektiyse artık taksirin varlığı kabul edilecektir.
Çevrenin taksirle kirletilmesinin daha ağır cezalandırmasının ön şartı ise taksirle neden olunan kirliliğin alıcı ortamda kalıcı etki bırakıp bırakmadığının tespitidir, bu da ancak alanında uzman kişilerce bilimsel veriler kullanılarak mümkün olabilecektir. Suça konu atık veya artıkların sayılan niteliklere sahip olması suçun oluşması için yeterlidir. Çevrenin kasten kirletilmesi suçunda seçenek yaptırımlar, cezanın ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili yapılan açıklamalar burada da geçerli olup TCK m.181’den farklı olarak m. 182’de düzenlenen suç bakımından cumhuriyet savcısının kamu davası açma konusunda takdir yetkisi bulunmaktadır.
Av. Ezgi ENGİN