Herkes bir şeyler söylüyor. Ama iyi, ama kötü... Kimsenin derdi kimseye benzemiyor. Empati kurmak yerine nefret tohumlarına mahkum bırakılıyoruz. Bugün hayatının son günü, ne olmak istersin? dense ya pop star ya da ünlü bir fenomen olmak isteyenlerin sayısı, doktor, öğretmen, mühendis olmak isteyenlerin sayısından fazladır. Bu psikolojiyi nasıl edindik? Nasıl bu noktalara geldik? Komşumuzun bile derdini bilmezken dünyaya kafa tutmamız ve yöntemlerimiz ne kadar sağlıklı. Anlamlandıramadığımız olaylara taraf olmak cahilliğimizin sonucu olmaktan başka bir şey değil.
Günümüzü sadece yaşamak istemek anksiyete ataklarıyla dolu dolu geçerken geleceğin hayalini kurmak ise kabus oluyor. Belki de artık yeni dünya denen yerdeyizdir. Yoksa uzay, turizm seçeneği olmazdı, değil mi?
Peki yeni yıla kendimizi ne kadar hazır hissediyoruz? Belki bu kış tatile gitme planı yapıyorsun? Yapma. Elindeki arabayı yükseltmek için masraf mı yapacaksın? Ertele. 85 bin TL ye yeni marka telefon almayı mı düşünüyorsun? Alma. Ev mi alacaksın? Alma.
Kendiniz için bu yıl ne yapmayı düşünüyorsanız, yapmayın!
Çünkü kendimizi refah içinde düşünemeyiz. Azla yetinip şükretmenin ötesinde haklarımız var. Mesela; barınma, eğitim, yaşam hakkı... Yaşamımızın azıyla yetinebilir miyiz? 'Azıcık yaşam' tabiride biraz garip geliyor kulağa.
Başımıza gelen kazalar, evsiz kalan insanlar, okuluna aç giden çocuklar... Güçsüz düşen mental sağlığımızı yeni yıl mı iyileştirecek yoksa seçim stratejileri mi?
Bence her zaman ki gibi seçim öncesi manipülasyon lafları ve tavırları bizleri etkisi altına alacak. Halimize şükretme geleneği umudumuzu körükleyecek. Her şeye rağmen, bir evin balkonunda ya da bahçesinde, taze soğan yetiştiğini görürsek kendimizi şanslı hissedeceğiz. Taze soğan yetiştirmek yetinmek değil sadece ümit etmek.
Tabi birde aydınlanmayan sabahlar var. Enerji tasarrufu karanlıkta güne başlamaya zorunlu bırakılarak nasıl oluyor? Anlamak güç. Sabah 7.30' da mesaiye başlayan iş yerleri enerjiden kısarak nasıl üretim yapabilir? İnsan enerjisi de hesapta olmalı. Gün ışığı görmeden güne başlamak ve verimli olmak mental olarak insanın modunu aşağı çeken bir durum. Tasarruf değil, başka bir şey bu.
İyi haftalar.