Gözümüze soka soka gerçekleştirilen her pazarlığın altında yatan, bazı politikalar var. Bu durum adeta evrensel bir sistem olarak işliyor. İdeolojilerden bahsedebiliriz, sadece kendi kendimize konuşarak mümkün olabilecek ideolojilerden...
Her şeyi kalıba sokmaya çalışarak yol almak bugünün ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Güncellenmemiz gerekiyor.
Güncellemeleri yaparken iyi insan olma yolunda yürümek gerekiyor. Tercihlerimizi kendi çıkarlarımıza uydurarak bencillik yapmanın dünyaya bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Verdiğimiz kararların elbette bir bedeli olacaktır. Bu yoktan var edilen bedelleri, sizleri seçen vatandaş üzerinde denemek ne kadar mantıklı? Liderlik etmek bir hastalığa mı dönüşüyor yoksa?
"Sevilmeyen evlat" diye bir söz vardır. Sevmesende sahiplenir, saygı duyarsın. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Ama et, tırnaktan ayrı düşünülemez. Seçimlerimizle değil de mecburiyetlerimizle sınanırız bazen. Mecburen bir bağa sahip insanların, bir arada yaşarken birbirlerine verdileri zararın medeniyetle bir alakası yok gibi.
Bugün gelinen noktada vatandaş bağın olan insanların suçlanması için yaptırımlar uygulamak, hangi hastalığın tedavisi?
Temel ihtiyaçlarını karşılamak, üstelik çalıştığı işten yeterli kazanç sağlayamayan vatandaşların günümüzdeki tedavisi aşağılama ve ötekileştirme mi olmalı?
Bir tarafta aldığı nefese fatura kesilenler, diğer tarafta hesapsızca yaşamayı kendinde hak görenler... Yer yüzü kime kalacak?
İyi haftalar.