Belki hiç egzersiz yapmayan ve yaşlılığına kadar mutlu yaşayan bir sigara içen tanıyorsunuzdur. Ya da belki de sebzeyi seven bir maraton koşucusunun orta yaşta kalp krizi geçirdiğini okumuşsunuzdur. Genetik özellikler (genetik yatkınlık), çevrenizin belirli yönleri (çevresel faktörler) veya yaşam tarzınız tarafından tetiklenmediği sürece sizi hiç etkilemeyebilir.
Bu "epigenetik değişiklikler" genetik materyalinizin veya DNA'nın vücudunuzdaki çalışma şeklini etkiler. Yaşam tarzı veya çevresel faktörler belirli bir genin "açık" veya "kapalı" olmasına neden olduğunda epigenetik bir değişiklik meydana gelir. Örneğin kanser durumunda, bu tür değişiklikler anormal hücrelerin büyümesini sağlayan bir geni etkinleştirebilir veya bu değişiklikler, bu hücrelerin büyümesini baskılayan bir geni devre dışı bırakabilir.
Örneğin, kalp hastalığı hem erkeklerin hem de kadınların 1 numaralı katilidir. Ancak bazı araştırmalar, kalp hastalıklarının %80'ini önlemenin mümkün olabileceğini göstermektedir. Neden?
Yiyecekler sağlığınızı beslenme yoluyla doğrudan etkiler. Ayrıca obezite ve yüksek tansiyon gibi kalp hastalığı risk faktörleri aracılığıyla da dolaylı bir bağlantısı vardır. Örneğin, yüksek tansiyon riskinizi artırabilecek 300'den fazla genetik varyant vardır. Ancak yüksek riskli genlere sahip olsanız bile, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle kalp hastalığı riskinizi üçte bir oranında azaltabilirsiniz. (Tansiyonunuzu düşürmek için de ilaca ihtiyacınız olabilir; bunu doktorunuza sorun.)
Optimum kalp sağlığı için bitki bazlı beslenmeyi ön plana almalıyız. Tabii ki yeterli protein almayı ve sağlıklı yağları beslenme rutinimize dahil etmeyi ihmal etmeden. Bu mutlaka vegan ve hatta vejetaryen olmanız gerektiği anlamına gelmez. Amaç; işlenmiş gıdaları, trans yağlı yiyecekleri, fazladan ilave şekeri hayatınızdan çıkarmak.