"Özel" olacak ama bir soru sormalıyım. Hakikaten gerçekleştirilen işler, hizmet ötesi mi? Halka yaklaşmaya çalışırken yapılan hamlelerin üst mevkilerden başlaması ne kadar doğrudur? Örgütlü siyasilerin, hele ki erken seçim dillendirilirken, daha iyi bir varoluş sergilemesi gerekiyor. İnsanlar ulaşılabilir, hep yanı başında olan kişi ile paylaşımda bulunurlar. Vatandaşın dertleriyle dertleniyor gibi yapıp, onu bunu kınamak sorunlarımızı çözmüyor.
Ekonomik olarak bütün sektörlerin ve çalışanlarının yaşadığı problemlerin ucu hepimize dokunuyor. Canlı yayınlarda gözümüzün önünde cereyan ediyor her şey.
İnsanlar yeni uygulanacak vergi faaliyetlerini duyunca, denmiş ki "bu para bütçeye gitmeyecek, fona gidecek" e bilmiyor muyuz biz o fonlar nasıl dağıtılıyor. Ne kadar seçilmiş yöneticilere yakın "savunma sanayi" firması varsa onlar "desteklenecek" gerçekten paraya ihtiyaç duyulan projelere yine para ayrılmayacak. Henüz bir yasa önerisi olup kabul edilip yürürlüğe girecek mi, girecekse de hangi koşullarla girecek ve bu konuşulan rakamlar revize edilecek mi gibi bir sürü belirsizlik içermesine rağmen insanların kredi kartı limitlerini yüz binin altına indirmeye çalışması tebessüm ettirmedi değil. Güldüğüm insanların panikle limitlerini düşürmeye çalışmasından ziyade ülkedeki vergi politikalarının saçmalığı, velev ki böyle bir vergi yasalaştı yürürlüğe girdi diyelim, toplanacak bu verginin savunma sanayi ihtiyaçları için kullanılıp kullanılmayacağını kimsenin bilmeyecek olması, insanların daha koşullar belli olmadan kesintinin toplam limitten değil de tek bir kredi kartı limitinden olacağını varsaymasıyla hareket etmesidir. "Kredi kartımdan zarar ediyorum." diyerek, vergiden muaf olunacak mı acaba?
Korku duygusu toplumumuza o kadar çok işledi ki sevme ve saygı duygularını hissedemiyoruz. Elbette bu duygu durumu aşılamaları çocukluktan başlıyor. Ailedeki bireylerden kork, sosyal hayatın oluşmaya başlarken tanıştığın herkesten kork, okulda öğretmeninden ve akranından kork, sevdiğin bir işi yaparken tanıştığın mobinglerden kork, kendi aileni kurduğunda karından, kocandan kork... Toplumsal değerlerimizin sınanır hale gelmesi kimlerin sorumluluğunda?
En acı olan da bu toplumda kadın, çocuk, hayvan ve ağaç olmak. Varoluş gösteriyorsun ama sayılmıyorsun.
Bir çocuğun elindeki geleceği almak, bir kadının saçını kesmesine sebep olmak, bir hayvanı yok saymak, bir ağacı yok etmek... İşte asıl bunlar devletin ve dinin temel kavramlarını tehdit eder. Millet olarak kötü tecrübeleri unuturuz ama yaşananlardan etkilenenlerin travmaları nesiller boyunca sürer.
Bir kez de elinizi vicdanınıza koyunuz.
İyi haftalar.