İnsanlık uygarlık tarihi, sınıfların ortaya çıktığı günden beri iktidar gücünü elinde bulunduranlar, sahip oldukları iktidar ve imtiyazlı durumu yitirmemek için sürekli hakikatleri çarpıtarak geniş halk kitlelerinde algısal yanılsamalara yol açtıklarına tanık oluyoruz. Bunu kimi zaman rahip ve tapınaklar, kimi zaman ideologlar ve troller, kimi zaman da baskı, tehdit ve korkutma yoluyla gerçekleştirmişlerdir. Zaten hakikatler çarpıtılmadan bir avuç insan dünyadaki yaklaşık 8 milyar insanı yönetebilir mi? Dünya nüfusunun %1’inin geriye kalan %99’unu yönettiği bir düzen sizce adil mi?
Dünya genelinde algı yönetiminde en büyük uzmanlaşmanın Hitlerin Nazi Almanya’sında yaşandığına tanık oluyoruz. Ülkemizde ise gelmiş-geçmiş hiçbir iktidar veya iktidar bloku, bu konuda mevcut AKP-MHP iktidar blokunun eline su dökemez. Bu iktidar bloku algı yönetimi ve beklenti yaratarak 22 yıldır ülkeyi istediği gibi yönetmeyi sürdürüyor. Bu 22 yıllık iktidar döneminin en büyük kaybedenleri ise emeklilerdir. Maaş ve gelirimiz en az yarı yarıya düşmüş durumdadır.
Gerçek enflasyon %100’ün üzerinde seyrederken emekli maaşlarına 1 Ocaktan geçerli olmak üzere verilen %49’luk zam ile birlikte “2024 yılı emekliler yılı” olarak ilan edilmiş ve daha sonra da bayram ikramiyesinin 3.000 TL’ye çıkarılacağı “müjdesi” verilmiştir. İşin gerçeği şu ki emekli maaşları ve gelirindeki rakamsal artış tamamen bir aldatmaca ve illüzyondan ibaret olup, gerçek manada ise emekli maaş ve bayram ikramiyesinin gerçek alım gücü düşmüştür. Bu gerçekliği görüp anlamak için ekonomist olmaya gerek yoktur. Örneğin AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin %147’sine tekabül ederken bugün sadece %58,8’ine düşmüştür. Demek ki emekli maaşları yarı yarıdan fazlası erimiş ve buharlaşmıştır. Dolayısıyla emeklinin yaşam standardı da en az yarı yarıya düşmüştür. Bugün milyonlarca emekliye açlık sınırının da çok altında verilen 10.000 TL emekli maaşı, adeta “ölüm maaşına” dönüşmüştür. Bu para ile büyük kentlerde bırakınız yaşamayı, sürünmeye bile imkân yok.
İktidar Blokunun son oyunu ise bayram ikramiyesinin 3.000 TL’ye çıkarılması “müjdesi” olmuştur. İktidar bloku yetkilileri bir kez daha aklımızla dalga geçmektedirler. Bildiğiniz üzere bayram ikramiyesi ilk kez 2018 yılında 1.000 TL olarak emeklilere yılda toplam iki kez olmak üzere kurban ve ramazan bayramlarında ödenmeye başlanmıştır. Bu para ilk ödendiğinde asgari ücretin %62’sine tekabül ediyordu. Şimdi asgari ücret 17.002 TL ve bayram ikramiyesi ise “bütçe imkanları dahilinde 3.000 TL’ye çıkarılmıştır.” Bu da asgari ücretin %18’i demektir. Bayram ikramiyesinin 2018 yılı gerçek değerine ulaşması için 3.000 TL yerine en az 10.500 TL olması gerekmektedir. Demek ki bayram ikramiyesi son 6 yılda %44 erimiş ve buharlaşmıştır. Aslında bakmayın “eriyip buharlaştığı” dediğime. Bu para elbette ki biz emeklilerden alınıp toplumun kayırılan imtiyazlı kesimlerine aktarılmıştır. Peki kayırılanlar kimlerdir diye sorarsanız iktidar blokunun 22 yıllık iktidarı döneminde emekliler yoksullaşırken, kimler ekonomik olarak palazlanmış ise para onların banka hesapları ve kasalarına aktarılmıştır. Bu durum mevcut iktidar blokunun bilinçli bir tercihidir. Yoksuldan ve emekliden alıp zengine verme politikasıdır ve adil olduğunu hiçbir vicdan kabul etmez.
Emeklilere ödenen bayram ikramiyelerine 1.000 TL zam yaparken eli titreyen ve “bütçe imkanlarından” bahsedenler, günde ortalama 2.000 aracın bile geçmediği Çanakkale Köprüsünü inşa eden uluslararası tekellere ve onların yerli işbirlikçilerine dolar bazında günlük 44.000 araç geçiş garantisi verirken akıllarının ucundan bile geçirmemişlerdir. Böylece biz emekliler, hayatımızda hiç görmediğimiz ve hiç geçmediğimiz bu köprü için her ay ortalama olarak 42.000 aracın geçiş ücretini ödemek zorunda bırakıldık. Bu da her ay için milyonlarca TL ödemesi demektir.
16,2 milyonluk bir kitleyi oluşturan emekliler, kendi öz örgütlenmelerini oluşturmadıkları müddetçe “ağa ne verirse” onunla yetinmek zorunda kalacaklardır. Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri açısında bu kadar varlıklı ve verimli bir ülkede emeklilerin “sadakaya muhtaç” duruma düşürülmeleri ve Ankara ile İstanbul Büyük şehir Belediye Başkan adaylarının emeklilere 5.000 veya 2.500 TL sadaka ödeyeceklerini vadetmeleri içinde bulunduğumuz koşulların vahametini açıkça gözler önüne sermektedir. İktidar bloku, kurda yem olmuş eşeğimizin geriye kalan iskeletini göstererek bize “müjde” verip emeklilerin aklıyla dalga geçmektedir. Bu tutuma verilecek en doğru cevap EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI’NDA örgütlenerek baskı unsuru olma görev ve sorumluluğunu yerine getirmek olacaktır. Artık biat eden değil, soran, sorgulayan ve hesap soran örgütlü emeklilere inanıyor ve güveniyoruz. Önümüzdeki süreçte Her Şey Çok Güzel Olacak.