Bu hafta sizlerle Antalya aktivistlerimizden Hüseyin ATAY arkadaşımızın bir yazısını paylaşıyorum. Kendisine teşekkür ediyorum.
Evren kendi kurulumunu dizayn ederken bir denge üzerine inşa etti. Kendi görünürlüğünü ise doğa da somutlaştırdı...
Doğa herşeydir; yeryüzü, yeraltı, gökyüzü görünen ve göremediğimiz ne varsa, buna insan da dahil hepsi doğanın görünen yüzüdür ve hepsinin toplamı evrenin kendisidir...
Evren, kendi görünürlüğünü kuşaktan kuşağa aktaracak, sazıyla, sözüyle, yazımsal yeteneğiyle kendi prototipi olan insanı en son olarak var etti...İyi mi etti, kötü mü etti ayrı bir tartışma konusu olsa da, İNSAN DOĞASIZ YAŞAYAMAZ ANCAK DOĞA İNSANSIZ YAŞAYABİLİR. Bunu unutmamak gerekiyor...
İnsanlar ilk başlarda saf ve dürüst kişiliğiyle evrenin kurulum dengesine dönük bir tahribata yeltenmezken zaman içinde dengeyi bozacak tavır ve davranışlar süregelerek bireysel çıkar ve bencillikte sınır tanımaz bir hal alarak kişi, grup veya değişik örgütlenmeyle toplum üzerinde hegemonik bir güç olarak varlığını sürdürmek için ne gerekirse onu yapmaktan geri kalmadılar, Kalmak niyetleri de yoktur...
Elbette bir taraftan Evrenin dengesini kendi kişisel çıkar ve egolarına dönük her türlü kötülüğü yapmakta ısrar edenlere karşı dengenin doğru temelde işlemesi için mücadele eden isimli ve isimsiz kahramanlar da yok değildi. Bu günlere kadar şayet doğa ve toplumda bozulmamış bir şeyler kaldıysa o kahramanların mücadelesiyle açıklanabilir...
EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI’nın gönüllü AKTİVİSTLERİ o kahramanların ardılları olarak yakılan çoban ateşini günümüz gerçeğine uyarlayarak EVRENİN DOĞA VE TOPLUM DİYALEKTİĞİNİN dengeli işleyişi için yerel meclislerde yatay örgütlenme bilinciyle doğrudan demokrasi ve demokratik bir katılımla bozulan dengeleri onarma hareketidir.
EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI Evrenin bozulan dengesini fabrika ayarlarına getirme hareketidir.
EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI’nın başlangıç teorik ve örgütlenme modeli EMEKLİLER için gibi görünse de nihai stratejisi insanla insan, insanla doğa ve tüm canlılarıyla ,tüm renk ve dilleriyle kardeşçe yaşama hareketidir. EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI’nın AKTİVİSTLERİ olarak politik-taktik duruş ve davranışları bu stratejiye hizmet etmelidir...
Aşırı kar hırsı, bencillik ve bireyciliğin sınır tanımazlığı doğanın birer birer hücrelerine sirayet ederken; elbette bunun bir karşılığı da olacaktı. Son yıllarda yaşanan adına da DOĞAL FELAKET dedikleri aslında doğayı zapt etme açgözlülüğüdür, Doğa katliamdır. Depremler, tsunami , sel baskınları, toprak kaymaları ve daha daha sayamayacağımız türden can alıcı vuruşlar doğanın intikam çığlıklarıdır. Küresel ısınma, buzulların erimesi, çok sık yaşanan orman yangınları, sera gazları ve ozon tabakasının delinmesi ve binlerce hastalığın türemesi...
Ve en önemlisi; doğa milyarlarca tür ve çeşidi bir arada tutarken dengeyi sağlamak için her şeyi zıddıyla var etti. İyinin zıddı olarak kötüyü, gece gündüz, aydınlık karanlık, kar zarar gibi...
Bu denge milyarlarca yıl bu formülle sağlandı... İnsandan türeme doğa düşmanı Hegemonik güçler ise TEK TİPÇİLİĞİ dayatmak için değişik isimler altında kurum ve kuruluşlarla paydaş ve yandaşlarını inşa ettiler...
EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI’nın gönüllü AKTİVİSTLERİ, bu gidişatın doğa ve toplum sağlığının sonu olacağını görüp buna dur diyebilecek tarihsel ve toplumsal genleri günümüze taşıyanlardan nöbeti devir alarak özelde EMEKLİLERDEN başlamış gibi görünse de genelde uzun vadede küresel bazda örnek ve öncülük edecek yeni bir yaşamı inşa projesidir. Bunun nihai amacı; DEMOKRATİK, EKOLOJİK, CİNSİYET ÖZGÜRLÜKÇÜ, KOMİNAL bir sisteme gönül birliğiyle geçmektir...
Bizim görme şansımız olmasa da kaçıncı kuşak torunlarımızın görebileceği duygu ve düşüncelerini taşımak ve bu onurla, şerefle anılmak güzel bir şey olsa gerek...
Tebrikler mükemel yakını bir makale olmuş Hüseyin Hocam kalemin daim olsun...