Bizim köyde bir takım insanlar vardı. Gece gündüz define arayıp dururlardı. Hele bir tanesi vardı, üstelik okumuş bir çocuktu. Bu tip şeylere bel bağlaması, yolunu bulup hayattan bir çırpıda yırtarak zengin olmayı umması gücümü üzerdi. Kendisiyle konuşup durumun netameli ve faydasız bir şey olduğunu anlatmaya çalıştığımı hatırlıyorum. “Gücümü üzerdi” dedim. Bizim oralarda canımı sıkardı anlamında kullanılan çok sevdiğim bir deyimdir. Bir zamanlar bende eskiz defterimi ve azığımı içine attığım çantamı omzuma asıp kır bayır dolaşırdım. Özel manzaralar arardım resmini yapmak için. Sonra en güzellerini gene köyde, insanların ve yaşamın olduğu yerde bulurdum. Bu bahsettiğim düzenbaz definecilere bile benzetilmişimdir belki. Kim bilir?
Özel merakı olan tanıdıklarım var. Biri ağaçlardan iyi anlar mesela. Bir ağaç dalı bulup ne ağacı olduğunu merak etsem ona sorarım. Şıp diye bilir ne ağacı olduğunu. Yemek konusunda da özel merak ve becerisi olan dostlarım var. Kimi zaman da onlara danışırım “bu nasıl pişirilir” diye. Bunlar benim yaşamımda zenginliklerdir. Hele dostlar...onlarla kimseyle konuşamadıklarımı konuşurum. Yanlış anlarlar mı? Ne düşünürler, beni kınarlar mı? Diye düşünmem. Bu yüzden arkadaşlarım, dostlarım... Etrafı, çevreyi, insanları izlemeyi severim. Yepyeni imgeler keşfetmek, bir şairin dizesine bir yerlerde rastlamak iyi gelir bana. Tüm bunlar benim hazinelerimdir. Kişisel bilgi, beceri ve kültürümü artırırken hayatımı kazanmamı da sağlarlar. Aslında bana kalırsa yer yüzünde yer altında olandan çok daha fazla, daha kıymetli ve daha nadide hazineler var. Müstesna kişilik sahipleri, düşünüp taşınıp kılı kırk yararcasına titizlenerek, özel düşünce ve kurgularını kağıt tomarlarına yazmışlar. Adına da kitap demişler daha değerli hazine var mıdır? Tüm bunlar varken bizim, hazine peşine düşen kafadarları düşünün bir de. Kepçelerle, dedektörlerle çalışıyorlardı geceli gündüzlü. Sonunda ne mi oldu. Bir şeyler buldular mı bilmem. Ama yakalandılar. Hapiste yatanlar oldu. Genç insanlardı bunlar. Durup dururken sabıkalı oldular. Köylük yerde adları çıktı. Bu tip yerlerde böyle şeyler önemlidir. İnsanların geleceklerini, hayatlarını etkiler. Öyle de oldu. Tavırları kılık kıyafetleri değişti. Yerin üstündeki hazineleri keşfetseler, merak etseler daha kazançlı olacaklardı. Üstelik çevrelerine de faydalı olurlardı.
Şimdilerde sosyal medyada fazlaca revaçta olan kumar, hisse alıp satma gibi servet peşinde koşanlar, buna müptela olanlar var. Niyet ve amaç açısından bizim defineci kafadarlardan pek de farklı sayılmazlar hani...
Yani demem o ki; arayana, merak edene her yer hazinelerle dolu. Üstelik bulmak ve almak için öyle dedektör gibi kepçe gibi ekipmana filan da gerek yok. Kalın sağlıcakla.