Deyimler... tamamen kültürle alakalı. Cemal Süreya’ya bakılırsa sözcüklerin eşek arıları... Ama bu başka bir yazının konusu ve oldukça derin... mesela İngilizler hüzünlenince mavi (bulue) hissederler. Ben ilk kez mavi hissedenin ne düşündüğünü merak ederim. Çhars Bukovski’nin mavi kuş diye bir şiiri vardır mesela. İnsanın içinde barındırdığı en ücra duygularından bahseder. Bu duygular metaforik olarak mavi kuşa dönüşür.
Resim sanatının renk terminolojisi diğerlerinden farklıdır. Ne manifaturanınkilere benzer ne de bir butikte adına rastlayabileceğiniz renklere...Resim sanatında renkler isimlerini genelde elementlerden alır. Böylece evrensel olurlar. Kobalt mavi, krom sarısı vb. Kimi zaman şehirlerden alırlar adlarını. Bu da çok şiirseldir. “Siyena” gibi. Tamamen Türk kültüründen adını qlan bir renk de var turkuaz. Selçuklu döneminde uygulanmış çini ustalığında eşsiz örnekleri vardır. Ben bu renge firuze demeyi severim. Tıpkı kız ismi gibi. Aysel Gürel’in sözlerini yazdığı Bir Sezen Aksu şarkısında olduğu gibi...Neyse konuyu çok da dağıtmasam iyi olacak.
Bence de hüzünlü bir renk mavi. Boşluk ve yalnızlık çağrıştırdığından olmalı. Durgun bir göl üzerinde öbeklenmiş mavili yeşilli tepecikler ve onların aksi suya yansırken boşlukta eriyip gitmesi insanı alıp götürür. Götürür götürmesine de nereye? Hep bir yerlerden kalkıp başka yerlere gitmek isteriz nedense. Olduğumuz yerden bunalma kaygısındandır muhtemelen. Böyle görünümler beni götürmez de aksine kendime getirir. Bir nevi iç yolculuk gibi. Maviye bakıp sonsuzluğa hayran olmak gibi bir şey. Eriyip giden mavi tepeler görürsem başlarım alan derinliğindeki planları saymaya. Çanakkale’den İzmir’e doğru giderken Derbent başı yokuşlarına geldiģinizde karşı boğazdaki tepeler o kadar derindir ve etkileyicidir ki. Arabadan inip oralarda kalmak gelir içimden. Eriyip giden maviliği saymakla bitiremem. Az ilerde sağ tarafta mütevazi ve şirin bir köprü altından akan bir çay var. Hele papatya ve gelincik mevsimiyse. Yanında bir mola vermek gibisi yok. Ya! işte mavi bizi bu günde buralara getirdi. Bakalım başka zaman hangi rengin peşinden nerelere gideceğiz. Hoşça kalın...