Düşündüm de ben yazmanın eylemini de seviyorum.
Yani kalemle yazılmayan şeye yazı demek içimden gelmiyor. Kimi zaman temize çekmeye üşendiğim için telefonumdan yazıyorum. İnanılmaz bir iş, hatta külfet gibi oluyor. Yazmak kalemle yapılmalı. En azından benim için öyle. Nietzsche daktilo ile yazı yazmaya başladığında yazılarında önemli ölçüde değişiklikler olmuş. Araştırmadım ama bence menfi etkileri olmuştur.
Yazı deyince bir dostumun şu dizelerini hatırladım. “Mardin’i görmeden yazıyorum bu yazı, Mardin beni gördü beni bu anlayamayazı, Mardin... Mardin kapı, Saçlarımın beyazı”
Neyse, yazma eyleminden söz ettikten sonra gelelim güncel konulara. Yangın... tatilcilerin feribotta itfaiyecilere yer vermediği konuşuluyor. Üzücü. Oysa zor zamanlarda sırt sırta vermek önceden beri en iyi yaptığımız şey olmuştur. Kordonda gezerken karşı kıyıdan yükselen gür dumanları görünce içim burkuldu. Bir şey yiyip içerken suçluluk hissettim. Sıcaktan bunalırken ne zaman biraz rüzgar esse bu kez de yangınları körükler diye endişelendim. Tepelerdeki habitat, hayvanlar, kim bilir neler çekti. İncirler, incirlere konan sarı asma ve bülbüller. İnceden bir ezgi çalan yeşil telli böcekler, delice zeytinler, zeytinlerin bahçıvanları kara tavuklar...
Şimdilik geride kaldı gibi görünüyor. Umarım tekrar yaşanmaz. Bir şeyleri geride bırakmak başka, unutup ihmal etmek başka tabi. “Dünle gitti cancağızım. Ne yaşandıysa düne ait şimdi yeni şeyler söylemek lazım” demiş Mevlana. Aynı suda iki kez yıkanılmaz diyen antik yunan filozofunun fikrine paralel olarak.
Bir gün bir keşiş ve talebesi gezinti yaparlarken bir su kenarında karşıya geçemeyen genç bir kadına rastlamışlar. Yaşlı keşiş kadını sırtına almış ve karşıya geçirmiş. Karşı cinse temasın inançlarına göre yasak olduğunu bilen talebe. Hocam demiş, kadını sırtınıza aldınız. Yaşlı keşiş sükut geçmiş. Talebesi aynı şeyi demekte ısrar ediyormuş. İyide hocam kadını sırtınıza aldınız... yaşlı keşiş şöyle demiş: Evet onu sırtıma aldım ve karşı kıyıda bıraktım. Ama görüyorum ki sen onu hala taşıyorsun.
