Maddi sorunlar, pahalılık devam ederken, fazladan bir durağanlık daha var şu sıralar. Esnaflar daha iyi bilir. Herkes özel günleri, yani bayramları seyranları hesaplayıp harcamaları o günlere saklar. Mesela Ramazan ayı... yapılacak zorunlu harcamalar hesaba katıldığından fuzuli giderler kesilir. Bu kez ramazanın yanına bir de seçim belirsizliği katıldı. Kimi sektörler her şeylerini ona bağlamış durumda. Bu teyakkuz durumu, bu bekleyiş, bu hamle hesaplama bekleyenlerin oportunist olduğunun kanıtı. Sonuca göre strateji belirleyeceklerinden bekleşiyorlar.
Ülkemizde ekonomik gündem öküzün boynuzunda gibidir. Öküze minik bir at sineği tebelleş olsa, öküzümüz başını sallamaya görsün hele. Her şey allak bullak olur. Kuş uçsa kanat sesinden piyasalar değişir. Hadi belirli günler neyse. O bir rutin haline geldiğinden insanlar önlemlerini önceden ala birler. Ama ekonomik zorluk ve belirsizlikten kaynaklı arka arkaya kapanan iş yerleri ve buhrana girmiş insanlar var. Ben ekonomist değilim. Borsadan, emtiyadan, hisseden filan da anlamam. Yazdıklarım naçizane gözlemlerimden ibaret. Her gün etrafımda konuşulanlar, zihinleri meşgul eden hal ve vaziyet böyle...
Doğal güzelliklerden, sanattan ve mitolojiden söz etmeyi yeğlerdim. Ama sorunlar yaşanırken kayıtsız kalmak imkansız. Mahalle yanarken saçını tarayan ‘o kıza’ benzemek istemem. Geçtiğimiz sabah bu yıl ilk defa baharın kokusunu aldım. Bademler çiçeklerini çoktan açtı. İlk cemre düştü. Artık günlü şubat yaşandı, dert ayına girdik, onsekiz marta az kaldı. Sümbüller, nergisler, turkuaz bir deniz filan derken bir kış daha geçer. Şairin dediği gibi “hangi kış unutuldu”
Ekonomik durumu görece iyi olanlar, zor durumda olanlara yardım etmeli. Onları kollayıp gözetmeli. Üstelik bunu sevap için değil, insanlık ve erdem için yapmalı. Paylaşmak güzeldir. Berekettir, bağ kurar, iyileştirir. Ramazan ayına sayılı günlerin kaldığı zamanlarda böyle hasletlere değinmek de isabetli oldu kanımca. Hoşça kalın.