Bulaşıcı olmayan hastalıklar içerisinde, kalp damar hastalıkları dünyadaki ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Ateroskleroz, kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler komplikasyonlar dünya çapında önde gelen ölüm nedenlerindendir. Oldukça yaygın olan bu hastalık grubunun gelişimi ise birçok risk faktörüne bağlıdır. Bu risk faktörleri, hem değiştirilemeyen (yaş, cinsiyet ve aile öyküsü) hem de değiştirilebilir risk faktörlerini (lipit profili, kan basıncı, hiperglisemi vb.) içerir. Fiziksel aktivite azlığı, dengesiz ve sağlıksız beslenme, uyku hijyenine dikkat edilmemesi, stres, yoğun alkol ve sigara kullanımı kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır.
Şüphesiz risk faktörlerinin en güçlüsü hatalı beslenme alışkanlıklarıdır. Rafine ve işlenmiş karbonhihdrat, aşırı tuz, yoğun doymuş ve trans yağ tüketimi kalp damar sağlığını bozan başlıca etmenlerdir. Risk faktörlerinin iyileştirilmesinde; doymuş yağ ve rafine karbonhidrat tüketiminin azaltılması, tekli doymamış yağ asitlerinin ve lif içeriği yüksek besinlerin tüketiminin artırılması temel hedeflerdendir. Gelin sizlerle diyet lifi tüketiminin kalp damar sağlığımız üzerindeki etkilerini inceleyelim.
Diyet lifinin kalp damar hastalıkları üzerindeki koruyucu etkisi, viskoz jeller oluşturma yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Çözünür posalar ince bağırsakta safra asitlerini bağlayarak kan kolesterolünün düşmesine yardımcı olur. Ayrıca diyet lifi tüketimi kolon bakterileri tarafından kısa zincirli yağ asitlerinin oluşumunu tetikler. Bu kısa zincirli yağ asitleri; bütirat, asetat ve propiyonat içerir ve insan vücudunda farklı fonksiyonel özelliklere sahiptir. Örneğin, bütiratın aterosklerozun ilerlemesini azalttığı bilinirken, propiyonatın kolesterol sentezini ve karaciğerde birikmesini engellediği bilinmektedir. 6 yıl boyunca izlenen 34.492 postmenopozal kadınla yapılan bir araştırmaya göre, daha yüksek tam tahıl alımının yani diyet lifi tüketiminin artırılmasının, kalp damar hastalıklarına bağlı ölüm oranlarını azalttığını görülmektedir.
Suda çözünebilir bir lif olan beta glukan da; kalp damar hastalıkları prevalansı üzerinde etkisi olan diyet lifi tiplerinden biridir. Bilimsel kanıtları değerlendirdikten sonra Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), yulaftan elde edilen çözünür lifin kalp hastalıkları riskini azaltabileceğine dair sağlık iddialarını da onaylamıştır. Kolesterol düşürme etkilerini değerlendirmek için günde en az 3 g yulaf beta glukanı tüketimini değerlendiren bir çalışmada, tüketilen beta glukan seviyesinin hem LDL kolesterolü hem de toplam kolesterol seviyelerini azaltabileceği sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, şu anda piyasada bulunan çoğu tahıl ürünü rafine edilmektedir. Klasik rafinasyon işleminde kepek ve tohum, nişastalı endospermden ayrılır. Nişastalı endosperm daha sonra boyutu küçültülerek ince beyaz bir una dönüştürülür. Bu işlem sırasında, buğday tanesi işlevsellik için saflaştırılır. Farklı bir pencereden bakıldığında ise rafinasyon işlemi, değerli besin maddelerini, diyet lifini ve diğer fitokimyasalları üründen uzaklaştırır.
Diyet lifi başlıca tahıl, meyve ve sebzelerde bulunmaktadır. Günümüzde yalnızca kalp damar hastalıkları için değil; bağırsak sağlığı, kolon kanseri, hemoroit, obezite, diyabet gibi birçok duruma karşı diyet liflerinin koruyucu etkisi kesin olarak bilinmektedir. Günlük beslenme rutininize ekleyeceğiniz posalı besinler, sağlığınıza tahmininizden de büyük katkılar sağlayacaktır. Hepinize sağlıklı günler dilerim.