Lisenin ya başındayım ya ortasında..
Bir kız seviyorum ama kızın onu sevdiğimden, yanıp tutuştuğumdan haberi yok..
Ne garip değil mi; okullar açıkken biran önce tatil olsun isteyen ben ilk kez okulların kapanmasını istemiyorum. Her sabah, her gün gördüğüm kızı bütün yaz boyunca ya göreceğim ya göremeyeceğim. Bu yüzden okulların tatil olmasını istemiyorum..
12 Eylül yeni olmuş..
Sokağa çıkma yasakları falan; iyice can sıkıyor.
Hatırlıyorum da, el yazım güzel olduğu için duvarlara çok yazı yazdım; hatta o yaşlarda bir siyasi fikrin içinde olmak havalıydı. Eh yazı yazmayı marifet sanıyor, bulduğumuz her görünür duvara yazıyorduk.
Ne günlerdi..
Yaşımız 15 ya var ya yok..
Kendimizi büyük adammış gibi göstermenin birkaç yolu vardı..
Mesela sigara içmek..
Duvara yazı yazmak..
Fikir tartışması yapmak..
Kitap okumak..
Sokakta kavga etmek..
Aklı sıra siyaset yapmak..
Saç uzatmak - bunu genellikle yaz aylarında yapabiliyorduk
Tabi bir de olmazsa olmazımız kız sevmek..
Hepsini yaptık valla..
Lise sona gelmişiz; bütün kabile dağılacak.
Kimi Üniversite kazanıp gidecek, kimi başka yerlerde çiçek açacak..
Hayat buya; başka diyarlarda aşk bulacak kimimiz..
Yıllarca birlikte aynı sınıfı paylaştığın; aynı sırada dayak yediğin - o yıllarda dayak vardı, ne de olsa cennetten çıkmadır (!) - kafaları çekip ağladığın, yaramazlık yaptığın arkadaşlarını belki bir daha göremeyeceksin..
Neticede öyle de oldu..
İp kopunca sıra sıra dizilmiş boncuklar bir bir kayboluyorsun. Bazılarımız hayatlarını kaybetti bazılarımız dünyanın başka iklimlerinde hayat buldu; bazıları da izini kaybettirdi.
12 Eylül bizi öyle korkutmadı, “bir sabah kapımız çalınır mı” diye kulağımız tıkırtı dinlemedi ama sosyal hayat kısıtlanınca insanlar birbirini göremez oldu; hadi itiraf ediyorum insan sevdiklerini daha az görür oldu..
Bu sabah düşündüm de 40 yıldan fazla zaman geçmiş 12 Eylül’ün üzerinden..
Yani bir kızı 40 yıl önce sevmişim, kalbimin en müstesna köşesine adını yazmışım ve ona aşkımı adamışım..
Bir bilge diyor ki; “eğer sen geçmişi konuşuyorsan, geçmişi hatırlıyor ve gidip geliyorsan yaşlanmışsın..”
Yaşlandık mı ?
Yoksa içimizde birikmiş duygular uçacak mı ?
Eylül deyince son bahar gelir aklımıza..
Okullar açılır, uzaktan da olsa sevdiğine kavuşursun..
Havalar biraz serinler..
Kuşların göçü başlar..
O yaz günlerinin sıkıcı ve yakıcılığı gitmiştir; şehirler hayat bulur insanlar aşk..
Yaşı bugün 60’ın üzerinde olanlar eminim 12 Eylül sancısını bizim gibi daha 15’inde, bıyıkları bile terlememiş çocuklardan –yeni yetme- çok daha derin yaşadı. Bizim o yaşlarda sevgiliye hasret dışında dert ettiğimiz bir şey yokken, fikirleri nedeniyle kaçmak zorunda olanlar, içeri atılanlar daha büyük dramlar yaşadı..
Bizimkisi ne ki..
İş mi yani şimdi sevgiliyi göremiyor olmak..
Fikir sahibi delikanlılar, genç kızlar..
Memleket aşkına yanıp tutuşmuşlar..
Bizim hasretimiz onların acıları, dertleri yanında ne ki..
Yapanın yanına kar kaldığına tanık olduğumuz, kirli ellerin boğazımızı sıktığı günlerde doğmuş olanlar bugün hayatın tam göbeğinde; sırım gibi 40’lı yaşların başında 12 Eylül darbesini belki de yaş günü olarak kutluyor..
Aşkların ve kavuşmaların bilinmezliğe sürüklendiği günler..
Kılıksız işkencecilerin cayır cayır delikanlı ve genç kızları bilinmezliğe sürüklediği, onurlarını kırdığı ve kimi zaman ölmesine göz yumduğu 12 Eylül karanlığını unutamazsın..
Zaman akıyor su ağlıyor
Gök donuyor dağ yanıyor
Bitti diyorsun yeniden başlıyor
Yıldızlar tanık ay tanık
Sen denizsin ben balık..
Yaşlandık mı yoksa; çok mu geriye gittik nedir.
Günümüze dönelim; daha yapacağımız o kadar çok şey varken kasmayalım değil mi ?
Yaşarsak, planlarımız var henüz başlamamış..
Hadi bana ait, bir eylül günü sevgiliye yazdığım şiirimi paylaşayım bu salak 12 Eylül sabahında..
Kime vurulsam biraz sensin
Kalbimde sarışın
Dudağımda esmersin
İşte o sensin..
İlkbahar kokardın
Yanardın alev gibi
Bilsen sana susadığım yılları
Ağlardın Leyla gibi..
Sonbaharda düşen yapraksın
Yüzümde güneş gözümde damlasın
Sensiz yaşamak ne haddime
Sarı başakların hasadısın..
Meraklısına: 12 Eylül için yazmıştım, unutmuşum yayınlamayı. Bu güne kısmetmiş.