1933 yılında Park Otel’de orta yaşlı, fakat çok güzel iki kadın Atatürk’ün dikkatini çekti. Mavi gözlü, sarışın bu kadınlar bir köşeye çekilmişler, sessiz sedasız oturuyorlardı. Özel Kalem Müdürü Süreyya Bey’e:
'Kimdir bu kadınlar?’ diye sordu.
Süreyya Bey, Metrdotel Karabet Efendiye kadınların kim olduklarını sordu ve Amerikan gazetecileri olduklarını öğrenerek Atatürk’e bildirdi. Bunu duyan Atatürk:
Acaba masamıza davet etsek gelmezler mi?’ dedi.
Metrdotel, Amerikalıların yanına giderek Atatürk’ün çağrısını bildirdi. Kadınlar memnuniyetle diyerek hemen yerlerinden kalkıp Atatürk’ün yanına geldiler.
O gece geç vakte kadar Atatürk, konuk gazetecilerle ilgilendi. Gezdikleri yerleri sordu. Çalışma programlarını dinledi. Tercümanlığı Süreyya Bey yapıyordu. Atatürk, daha sonra konuklara şunu sordu:
‘Siz Türkiye’de nereleri gördünüz?’
Gazeteciler şu karşılığı verdiler:
‘İstanbul’u gördük, müzeleri gezdik, tarihi yerleri dolaştık.’
‘Türkiye yalnız İstanbul değildir. Sizi on beş gün memleketimde misafir etmek istiyorum. Bu zaman içinde istediğiniz yerleri görmekte serbestsiniz, böylece Türkiye’yi daha yakından tanımak fırsatını elde etmiş olursunuz. Kabul eder misiniz?
‘Teşekkür ederiz. Memnuniyetle kabul ediyoruz.’
Bunun üzerine Süreyya Bey, onlara eşlik etmek üzere Amerikalı gazetecilerin yanına veriliyor. İzmir, Efes, Antalya, Belkıs yıkıntılarını dolaştıktan sonra Ankara’ya gidiyorlar. Birkaç gün de orada kaldıktan sonra İstanbul’a dönüyorlar.
Amerikalı gazeteciler İstanbul’a dönüşlerinde Dolmabahçe Sarayında yeniden Atatürk tarafından kabul edilip, yemeğe alıkonuldular. Sofra gece saat yirmi dörde kadar sürdü. Konuklar gezdikleri yerleri anlattılar. Atatürk büyük bir dikkatle bunları dinledi. Eksik edindikleri bilgileri tamamladı.
Bir gün sonra konuklar, bir manevraya götürüldüler. Askerî manevraları hayranlıkla seyrettiler. Bir ara, manevra alanına bağlanan bir telefon hattıyla Amerikan Başkonsolosuyla da bir görüşme yaptılar.
Birkaç gün sonra Amerikalı gazeteciler memleketlerine döndüler. Bu iki kadın yüz altmış beş gazeteye birden gittikleri yerden yazı yazarlarmış. Türkiye izlenimleri günlerce Amerikan basınında yer aldı. Bunları bizim gazetelerden bazıları çevirtip yayınladılar.
Amerikalı gazeteciler yazılarında Atatürk’ten hayranlıkla söz etmekte, çok nazik ve centilmen bir devlet başkanı olduğunu söylemekte. Dolmabahçe Sarayının çiçekler içindeki güzelliğini övmekteydiler. Atatürk’ün konukların bulunduğu sofraya smokin giyerek geldiğini yazıyorlardı. 0ysa Atatürk’ün o gece düz lâcivert bir elbise vardı üzerinde.
Meraklısına:
Ben Atatürk'ün en çok bu fotoğrafını beğeniyorum çok daha devrimci, çok daha kararlı, çok daha sert ve cesur. Ruhu şad olsun.