Çıtayı nasıl bu kadar yükseğe koydun mübarek ?
Bir bakıyorsun sigarası elinde; savaşın karanlığına ışık tutuyor..
Bir daha bakıyorsun, denizde güneşleniyor..
Sonra tekrar bakıyorsun bir çocuk gibi salıncakta..
Allah Allah..
Bir çiftçinin tarlasında..
Kürek çekerken..
At binerken..
Dans ederken..
Vals yaparken..
Zeybek oynarken..
Bir konserde..
Bir müzede..
Bir arabanın arka koltuğunda..
Yabancı konuklarla onların kendi dilinde konuşurken..
En acayibi de bütün bunları savaşırken (!) yapıyor olması..
Hayatının 22 yılını cephede geçirmiş, 7 dil bilen, savaş dehası Mustafa Kemal Atatürk alabildiğine şık, sanki bir moda ikonu tadında herkesin hayranlıkla izlediği bir isimdi.
22 yılını cephede geçirdin mübarek, nasıl yaptın da çıtayı bu kadar yukarıya koyabildin ?
Toplumuna, gencine yaşlısına örnek olmuş bir lider Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnızca biz sevmedik, dünya da onun liderliğini, dehasını takdir etti.
Onunu olmadığı, dokunmadığı neredeyse hiçbir alan yok.
Çocuklarla..
Gençlerle..
Askerlerle..
Şairlerle, yazarlarla, ülkenin aydın insanlarıyla..
Sanatçılarla..
İşçilerle..
Kara tahtanın başında; çiftçinin kara sabanında..
Bugün Kaz Dağları, ülkenin ormanları talan edilirken onun tek bir çınar ağacının kesilmemesi için 22 gün süren uğraş ile 2 katlı köşkü yürütmeyi göze alacak kadar çevreci; göğsündeki saate saplanan bir şarapnel parçasının mutlak ölümden kurtarmış olmasından kaygılanmayacak kadar cesurdu..
Çanakkale’de devleşen Mustafa Kemal’in 25 Nisan 1915 tarihinde “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum” diyerek ne kadar kararlı ve gözü pek vatansever komutan olduğunun altını çizmeden geçemeyiz..
Zamanın her diliminde çıtayı hep en tepeye koydu..
Sofrasında ağırlamadığı dünya lideri yoktu..
Aşkları; nasıl unutabiliriz..
Mertliğine, dürüstlüğüne, vatan sevgisine paha biçilemez..
Altın sarısı saçları, masmavi gözleriyle karşısındaki insanın içini delen bakışları hep aklımızda..
Dünya alemin kabul ettiği; saygıyla andığı tarihin görüp görebileceği ender liderlerin başında geliyordu ama insanını, çocukları, vatanını gönülden hesapsız ve tarifsiz seviyordu. Bu yüzden 22 yılını korkmadan, yakınmadan, sızlanmadan cephede geçirebilmiş ender bir insandı Mustafa Kemal Atatürk..
Ve..
Ömrünü, sevgisini, bilgisini Türk Milletine adamış, malını mülkünü bu milletin refahı ve geleceğine bağışlamış büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ü, ülkemizin yoksul koşullarına rağmen cesur ve gür bir sesle “geldikleri gibi giderler” dilebilmesine bir kez daha hayranlık duyuyorum..
Minnet ve hasretle..
Ruhun şad olsun büyük komutan..
Çanakkale cephesi seni hiç unutmadı..
Meraklısına:
Çanakkale savaşı yalnızca bizim değil, dünya tarihinin de büyük savaşlarından biridir. Atatürk’ün 10 Ağustos 2015 günü Conkbayırı çarpışmalarında bir şarapnel parçası göğsüne isabet etmiş ve cep saati hayatını kurtarmıştı..
Hah işte o saatin akıbeti hep merak edildi..
Atatürk kırık saati birlikte görev yaptığı Alman General Liman Von Sanders’e hediye etmişti. Alman generalin 1929’da ölümünden sonra saat kime verildi, kimden kime geçti tam olarak bilinmiyor. Çalındığı veya bir Amerikalıya satıldığı yönünde iddialar her zaman konuşuldu.
Taaa ki; Omega markası 1939’da Atatürk’ün komutan Sanders’e hediye ettiği saati bulmak için kampanya başlatana kadar. Çabalar sonuçsuz kaldı ve saat Türkiye’ye geri getirilemedi ne yazık ki; ancak saatin bir koleksiyoncunun elinde olduğu sanılıyor.
Umarız bir gün dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını kurtaran o saat evine, Çanakkale’ye gelir..